Vekaleten görevlendirme ve ücret düzenlemeleri: Ne ne zaman hak edilir?

Kamuda vekaleten atamalar, zaman zaman gözlemlenen ve çeşitli tartışmalara yol açan bir durumdur. Bu durumlar özellikle, bir pozisyonda asıl olarak aranan niteliklere sahip olmayan kişilere vekaleten görev verilmesiyle ilgili olabiliyor. Peki, bu şartları taşımayan birisi için vekaleten görevlendirme yapılabilir mi? Ve eğer yapılırsa, bu kişiler vekalet ücreti talep edebilirler mi? MEMUR5.COM editörü yanıtlıyor...

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 175. maddesi, vekalet durumlarını ve vekalet ücreti alabilme koşullarını açıkça belirtmektedir. Kanuna göre, vekaleten görevlendirilecek kişinin, asıl görev için öngörülen nitelikleri taşıması bir zorunluluktur. Bu, vekalet aylığı ödenmesi için temel bir koşuldur. Ancak, burada dikkat çeken bir ayrıntı var: Bir pozisyona vekaleten atanmak için asil görevde aranan tüm şartları taşımak bir yana, vekalet ücreti alabilmek için bu şartların taşınması gerekiyor. Yani bir kişi, asil görevin gerektirdiği şartları taşımasa bile vekaleten atanabilir; ancak, bu durumda vekalet ücreti alma hakkı olmayacaktır.

Bu çerçevede, örneğin, 4200 ek göstergeli bir daire başkanlığı pozisyonuna atama yapılacaksa, bu atama için 657 sayılı Kanun'un 68/B maddesinde belirtilen en az 5 yıllık hizmet süresi gibi bir şart aranmaktadır. Eğer bir üniversite mezunu, bu 5 yıllık hizmet süresine sahip değilse, söz konusu göreve vekaleten atanabilir; ancak bu atama sırasında herhangi bir vekalet ücreti alamaz.

Sonuç olarak, kamu yönetiminde vekaleten atamalar, belirli kurallar ve koşullar çerçevesinde yapılmaktadır. Bu koşullar, hem vekaleten atanacak kişilerin niteliklerini hem de vekalet ücreti alabilme şartlarını kapsamaktadır. Asil görevde aranan niteliklere sahip olmayan kişilerin vekaleten görevlendirilmeleri mümkün olabilir, ancak bu durumda vekalet ücreti alınması kanunen mümkün olmayacaktır. Bu, hem kamu düzeninin korunması hem de görevlendirme süreçlerinin şeffaflığı açısından önemli bir düzenlemedir.