Bilinçli davranılmazsa, mide ameliyatından sonra yeniden kilo alınıyor
Obezite cerrahisi son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Doç. Dr. Urkan ameliyat sonrası yaşam tarzını değiştirmek gerektiğini vurgulayarak 'Sadece ilk ameliyatı olacaklar değil, ikinci operasyonlarını olacak hastaların bile sayıları gün ve gün artıyor' dedi.
Obezite cerrahisi son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Doç. Dr. Urkan ameliyat sonrası yaşam tarzını değiştirmek gerektiğini vurgulayarak “Sadece ilk ameliyatı olacaklar değil, ikinci operasyonlarını olacak hastaların bile sayıları gün ve gün artıyor” dedi.
Acıbadem Bodrum Hastanesi Genel Cerrah Doç. Dr. Murat Urkan, halk arasında “mide ameliyatı” olarak bilinen obezite cerrahisi hakkında önemli bilgiler verdi. Obezite cerrahisinin hiçbir zaman ilk tercih olmadığının altını çizen Doç. Dr. Urkan “Evet, obezite cerrahisi bir zayıflama yöntemidir ama hiçbir zaman ilk tercih olarak karşımıza çıkmaz. Öncelikle yaşam şekli değişikliğini ilgilendiren; diyet, egzersiz ve destek amaçlı ilaç tedavisi sonrasında başarı elde edemediğimiz obezite hastaları için seçenek olabilir” diye konuştu. Operasyonun sadece kilo vermeye “yardımcı” olmak için yapıldığını ve kesin bir çözüm olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Urkan, “Sonuçta iş bizim yaşam tarzı değişikliğine dayanır” dedi.
Hasta, önce diğer yöntemleri denemeli
Operasyonu geçirecek hastanın “obez” tanımına uyması gerektiğini belirten Doç. Dr. Urkan, operasyonun kimlere uygulanabileceğini şöyle tarif etti: “Vücut kitle indeksi 40 kg/m2 üzerinde olan ve morbid obezite tanısı almış hastalar ile obez tanısı almış vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olan ve bu obezitenin sebep olduğu kronik rahatsızlıkları (diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi...vb) eşlik eden hastalar incelemeye alınır. Bu hastaların mutlaka diğer kilo verme yöntemlerini çok sayıda denemiş ve kilo verememiş olmaları gerekiyor. Hastanın klinik özelliklerine ve performansına bağlı olarak değişmekle birlikte, 18-65 yaş arası hastalar, klinik takiplerine devam edecek, ameliyat sonrası önerilere uyum sağlayacaklarsa, majör psikiyatrik hastalıkları yoksa, madde bağımlısı değillerse, altta medikal olarak tedavi edilebilecek obezitenin nedeni olan hastalıkları yoksa ameliyat olmaya adaydır.”
Operasyonlarda bir “altın standart” yok
Doç. Dr. Urkan obezite cerrahisinde iki ana yöntem olduğunu açıklayarak “Bunlardan ilki, midenin hacminin azaltıldığı kısıtlayıcı tipte olan operasyonlardır. İkincisi ve daha kompleks olan, hem midenin hacmini azaltıp hem besin ve kalori alımını sınırlandırmayı amaçlayan kısıtlayıcı ve emilim azaltıcı tipte olan operasyonlardır” dedi. Ancak hangi hastaya hangi operasyonun önerileceğinin önemine değinen Doç. Dr. Urkan “Son yıllarda tüp mide ameliyatı en çok uygulanan yöntem haline gelmiştir. Ancak seçenekler arasında ‘altın standart’ olarak kabul edilen operasyon şekli yoktur. Hangi ameliyatın yapılacağına, hastanın vücut kitle indeksi, ek hastalıklarının değerlendirilmesi, başarı oranları ve risklerin detaylı konuşulması ile karar verilir” diye konuştu.
İkinci operasyon sayısı bile artıyor
Doç. Dr. Urkan, obezite cerrahisinin yaygınlaşırken bu tarz operasyonların mutlaka deneyimli ekiplerce yapılması gerektiğini vurgulayarak, hastanın cerrahi sonrası ne tip bir yaşam biçimi sürdüreceği konusunda yeterli bilgiye sahip olması gerektiğini söyledi. İlk cerrahisinin üzerinden süre geçmiş ama yaşam tarzı değişikliğini hayata geçirememiş hastaların giderek arttığına dikkat çeken Doç. Dr. Urkan “Maalesef yaşam biçimi konusunda yeterince bilgi sahibi olmayan hastalar, ilk operasyonda sonra yeniden kilo alıyorlar ve ikinci operasyona ihtiyaç duyabiliyorlar” dedi.
Obezite cerrahisi “sihirli değnek” değil
Operasyon sonrasıyla ilgili sürece de değinen Doç. Dr. Urkan, hastaların ilk dönemlerinde mevcut alışkanlıklarından vazgeçmekte zorlandıkları için zor geçebildiğini ancak psikolojik olarak hazır hastaların daha az sıkıntı yaşadığını anlattı. Bir yılın sonunda 60 kg kaybetmiş ve hedefine hemen hemen ulaşmış bir hastanın elde ettiği yaşam kalitesinin paha biçilmez olduğunu da sözlerine ekledi. Doç Dr. Urkan, “Yaşam tarzımızı değiştirmez isek operasyon sonrası balayı dönemi bittikten sonra tekrar geriye dönüş olacaktır. Biz bir sihirli değnek kullanmıyoruz. İş aslında hastada bitiyor biz sadece aracıyız” sözleriyle hastaları uyardı.
Operasyon, iştah kaybına yol açar mı?
Doç. Dr. Urkan, hastaların en çok merak ettiği sorulardan biri olan “iştah azalması”na ilişkin sorulara ise şöyle açıklık getirdi: “Özellikle tüp mide ameliyatında midenin iştah hormonu (Ghrelin hormonu) salgılayan fundus kısmı da tam olarak çıkarıldığı için ameliyat sonrası iştah azalması beklenir. Yine mide hacminin küçülmesiyle az miktarda gıda alımıyla tokluk hissi oluşur. Ayrıca mide rezervuar kısım çıkarıldığı için alınan gıdaların ince bağırsağa geçişi hızlanır ve ince bağırsaktan GLP denilen tokluk hormonu erken salınır ve böylece kişi daha erken doygunluk hissine kavuşur.”