Bugün 23 nisan neşe dolamıyor insan: 11 yılda en az 689 çocuk çalışırken öldü
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramına sahip ülkesi Türkiye'de 11 yılda en az 689 çocuk çalışırken öldü.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı... Ya da Cumhuriyetin ilk yıllarından 1980'le kadarki yaygın kullanım ile 23 Nisan Milli Hakimiyet ve Çocuk Bayramı...
Bugün tüm Türkiye ve özellikle çocuklar TBMM’nin kuruluşunun 104’üncü yıl dönümü etkinliklerinin coşkusunu yaşıyor.
Bu özel günde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 1920'de açılması ve egemenliğin millete verildiği anlamına gelir. Mustafa Kemal Atatürk'ün çocuklara armağan ettiği bu bayram, çocukların geleceğin teminatı olduğunu ve onlara verilen değerin altını çizer.
23 Nisan, genellikle çeşitli etkinliklerle kutlanır. Okullarda ve kamu kurumlarında törenler düzenlenir, çocuklar için özel gösteriler, konserler ve etkinlikler düzenlenir. Ayrıca, çeşitli yarışmalar, resim sergileri ve spor etkinlikleri de bu özel günün kutlamaları arasında yer alır. Çocuklara yönelik bu tür etkinliklerle, onların mutluluğu ve geleceklerinin parlak olması için yapılan vurgu, toplumun çocuklara verdiği önemi ve değeri gösterir.
23 Nisan denilince hemen dudaklara o dizeler gelir: "Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan". Ancak bu coşkulu dizeler bu yıl yürekleri kanatan acı tablo ile şuna dönüştü: "Bugün 23 Nisan, neşe dolamıyor insan". Çünkü dünyanın ilk ve tek çocuk bayramına sahip ülkesi Türkiye'de 11 yılda en az 689 çocuk çalışırken öldü.
Karar gazetesinin haberine göre son 11 yılda Türkiye'de yaşanan çocuk işçi trajedisi, İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından açıklanan yeni raporla bir kez daha yürekleri dağladı. Rapora göre, bu dönemde en az 689 çocuk, çalışırken hayatını kaybetti. Bu sayı, sadece bir rakam değil, geride kalan ailelerin kırık kalpleri, hayalleri yarıda kalan çocukların hüzünlü öyküleri ve toplumsal bir sorunun derinlikleriyle yüzleşmemizi gerektiren bir alarm niteliği taşıyor.
Bu üzücü verilere göre, 0-14 yaş aralığında 238 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 15-17 yaş aralığındaki çocuk ölümleri ise 451'e yükseliyor. Bu acı tabloya baktığımızda, toplum olarak çocukların korunması ve haklarının savunulması gerektiği gerçeği bir kez daha önümüze çıkıyor.
Cinsiyet dağılımına baktığımızda, ölen çocukların 590'ı erkek, 99'u kız ve 80'i göçmen çocuklardan oluşuyor. Bu da çocuk işçiliğinin sadece bir bölgeye veya belirli bir sosyal gruba özgü olmadığını, toplumun genelini ilgilendiren bir sorun olduğunu gösteriyor.
Ölüm sebepleri incelendiğinde ise, yüzde 28 trafik ve servis kazaları, yüzde 17 boğulma veya zehirlenme, yüzde 14 ise ezik veya göçük gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Bu durum, çocuk işçiliğinin yanı sıra iş güvenliği ve denetim eksikliklerinin de ciddi bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.
Bölgesel olarak bakıldığında, Şanlıurfa'da 50, Gaziantep'te 40, İstanbul'da 40, Adana'da 34, Konya'da 25 ve Antalya'da 22 çocuk işçinin hayatını kaybettiği belirlenmiş. Bu veriler, çocuk işçiliğinin sadece belirli bölgelerde değil, ülkenin geneline yayılmış bir sorun olduğunu gösteriyor.
İş kollarına göre incelendiğinde, tarım ve orman sektörü yüzde 55 ile en yüksek ölüm oranına sahip. İnşaat ve yol çalışmalarında ölen çocuk işçilerin oranı yüzde 11, metal ve konaklama sektörlerinde ise yüzde 7 olarak kaydedilmiş. Gıda sektöründe ise bu oran yüzde 3. Bu veriler, belirli sektörlerde çalışan çocukların daha yüksek risk altında olduğunu gösteriyor ve bu sektörlerdeki çalışma koşullarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
İSİG'in bu raporu, çocuk işçiliği sorununun acil bir şekilde ele alınması, çözümlerin üretilmesi ve uygulanması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Çocukların eğitim, sağlık ve güvenli bir çocukluk geçirme haklarını korumak için, devletin, sivil toplumun ve bireylerin ortaklaşa hareket etmesi, çocuk işçiliğiyle mücadelede atılacak adımların önünü açacak.
Bu vesileyle o meşhur şiiri bir kez daha hatırlayalım:
Bugün 23 Nisan Hep Neşeyle Doluyor İnsan
Sanki her tarafta var bir düğün,
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün 23 NİSAN ,
Hep neşeyle doluyor insan.
İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün 23 NİSAN,
Hep neşeyle doluyor insan.
Bugün, ATATÜRK'TEN bir armağan,
Yoksa, tutsak olurduk biz inan.
Bugün 23 NİSAN,
Hep neşeyle doluyor insan.
Öğrenci Şiirleri Şiirleri
Son 11 yılda Türkiye'de yaşanan çocuk işçi trajedisi, İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından açıklanan yeni raporla bir kez daha yürekleri dağladı. Rapora göre, bu dönemde en az 689 çocuk, çalışırken hayatını kaybetti. Bu sayı, sadece bir rakam değil, geride kalan ailelerin kırık kalpleri, hayalleri yarıda kalan çocukların hüzünlü öyküleri ve toplumsal bir sorunun derinlikleriyle yüzleşmemizi gerektiren bir alarm niteliği taşıyor.
Bu üzücü verilere göre, 0-14 yaş aralığında 238 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 15-17 yaş aralığındaki çocuk ölümleri ise 451'e yükseliyor. Bu acı tabloya baktığımızda, toplum olarak çocukların korunması ve haklarının savunulması gerektiği gerçeği bir kez daha önümüze çıkıyor.
Cinsiyet dağılımına baktığımızda, ölen çocukların 590'ı erkek, 99'u kız ve 80'i göçmen çocuklardan oluşuyor. Bu da çocuk işçiliğinin sadece bir bölgeye veya belirli bir sosyal gruba özgü olmadığını, toplumun genelini ilgilendiren bir sorun olduğunu gösteriyor.
Ölüm sebepleri incelendiğinde ise, yüzde 28 trafik ve servis kazaları, yüzde 17 boğulma veya zehirlenme, yüzde 14 ise ezik veya göçük gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Bu durum, çocuk işçiliğinin yanı sıra iş güvenliği ve denetim eksikliklerinin de ciddi bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.
Bölgesel olarak bakıldığında, Şanlıurfa'da 50, Gaziantep'te 40, İstanbul'da 40, Adana'da 34, Konya'da 25 ve Antalya'da 22 çocuk işçinin hayatını kaybettiği belirlenmiş. Bu veriler, çocuk işçiliğinin sadece belirli bölgelerde değil, ülkenin geneline yayılmış bir sorun olduğunu gösteriyor.
İş kollarına göre incelendiğinde, tarım ve orman sektörü yüzde 55 ile en yüksek ölüm oranına sahip. İnşaat ve yol çalışmalarında ölen çocuk işçilerin oranı yüzde 11, metal ve konaklama sektörlerinde ise yüzde 7 olarak kaydedilmiş. Gıda sektöründe ise bu oran yüzde 3. Bu veriler, belirli sektörlerde çalışan çocukların daha yüksek risk altında olduğunu gösteriyor ve bu sektörlerdeki çalışma koşullarının acilen gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sonuç olarak, İSİG'in bu raporu, çocuk işçiliği sorununun acil bir şekilde ele alınması, çözümlerin üretilmesi ve uygulanması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Çocukların eğitim, sağlık ve güvenli bir çocukluk geçirme haklarını korumak için, devletin, sivil toplumun ve bireylerin ortaklaşa hareket etmesi, çocuk işçiliğiyle mücadelede atılacak adımların önünü açacaktır.