CHP'den 10 bin kişinin çalıştığı TRT ve AA'ya 'kamu yayıncılığı' eleştirisi
Özgür Özel 'TRT parasıyla reklamımızı yayınlamadı, AA kaynağında haberi sansürledi.' dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HaberTürk’te gazeteciler Esra Toptaş ve Fevzi Çakır’ın sorularını yanıtladı.
Özel, yaklaşık 10 bin çalıştığı kamu yayıncıları Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) ile Anadolu Ajansına (AA) yönelik eleştirilerde bulundu.
Özel, devletin önemine dikkat çekerek, "Gelelim devlet vurgusuna. Ben bunu bazı siyasi muhataplarımızla yaptığım görüşmelerde ifade ediyorum. Ben 10 yaşında devlet parasız yatılı okul bursuyla Bornova Anadolu Lisesi’nde yatılı okumaya başlamış bir çocuğum. Annem babam emekli öğretmen. Benim kursağımdan geçen her lokma ya devletin karavanasından konmuştur ya devletin ödediği maaştan yenmiştir. Bizden öyle birileri söylüyor diye vatan haini çıkmaz" dedi.
Devlet kavramı ve kamu yayıncılığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel şunları kaydetti:
"TRT parasıyla reklamımızı yayınlamadı, AA kaynağında haberi sansürledi. Tam burada şu sehpanın olduğu yerde bir kürsü vardı ve seçim gecesi 21.00’de kürsüye geldim. Şunu söyledim. Seçim sonuçlarının lehimize gittiğini, sandıkların bırakılmaması gerektiğini ve TRT’ye sürprizimizin olacağını söylemiştim ve 47 yıl sonra ilk kez şu anda TRT ekranlarında CHP birinci partidir dedim. Bu olaydan 3 gün sonra TRT muhabirinin Gazze’de bacağı koptu. TRT’nin genel müdürünü aradım yapabilecek bir şeyimiz var mı diye konuştum. TRT ile mücadele ediyorum sitem de ediyorum ama devletin bir kurumu olan TRT’nin bir muhabiri yaralandığında Genel Müdürüne geçmiş olsun telefonu açıyorum. Siyaset sadece münakaşa yapılacak bir kurum değildir. Küslük kaldıracak bir kurum değildir çünkü siyaset konuşularak yapılır ama yumuşama lafını hiç doğru bulmuyorum. Normalleşme. Çünkü normali bu. Geçen gün Sayın Bahçeli’yi ziyaret ettim. Randevu istedim bir gün sonra verdi. 7 yıl sonra ilk temas diye bütün gazeteler yazmış. Öyle bir şey olmaz. Ya da işte 22 yılda ikinci kez bir araya geldiler. Bunlar doğru değil. Biz yanlış gördüğümüze yanlış, doğru gördüğümüze doğru diyeceğiz. Müzakereyi yapacağız. İsteklerimizi sıralayacağız. Yerine gelirse teşekkür gelmezse müzakere edeceğiz. Bu kadar basit. Gerçek demokrasilerde el sıkışmayan liderler olmaz. Kısa süreli tansiyonlar olur. Bunu sürdüreni siyaset eler gider. Ama böyle yıllar süren küslükler ayrıca 1977 – 1980 arası AP ve CHP Genel Başkanları el sıkışmıyordu ve darbeciler el ovuşturuyordu onlar el sıkışmıyor diye. Bunu görmek lazım. O yüzden net bir şekilde CHP özgüvenli, nasıl siyaset yapılacağını bilen, ne talep edileceğini bilen, yol gösteren, uyaran, gerektiğinde tenkit eden, gerektiğinde teşekkür eden bir siyaset uygulamak zorunda. Zaten modern çağ, iletişim ve gerçek anlamda birilerinin sesini duyurmaya ilişkin yapılması gereken siyasi iletişimde bunun gerisinde olamaz."
'Seçmen devleti yönetmeye hazır olduğunuzu görmek ister'
“Son bir ayda devletle ilgili iki şey söyledim. Birincisi seçim sonuçlarının değerlendirilmesine dair. Devletle millet yarışırsa millet kazanır. Bu seçimde birileri devletle milleti yarıştırdı. TRT’ye ana muhalefetin reklamını yayınlatmayarak, AA’ya biraz önce söylediğim gibi kaynağında sansür uygulatarak, devletin tüm kurumlarını, kaymakam, valilerine varasıya kendi partilerinin başarısı için kullanarak birileri devleti arkasına aldı ve AK Parti’yi parti devleti, devleti de bir partinin aparatı haline getirmeye çalıştı. Karşısında biz vardık. Devletle millet yarışınca millet kazanır. Zaman zaman yanlış tarafta olduğumuz oldu. Zaman zaman birilerinin milletin yanında olduğu ama bizim devletin tarafında olduğumuz oldu. Türk insanı devletini sever. Ben de severim. Devletine laf söyletmez. Ben de söyletmem. Saygı duyar. Vergi verir. Ama birileri devleti siyasete alet edip millete istikamet göstermeye çalışırsa orada millet kazanır. Biz milletin tarafındaydık. Türkiye İttifakı devletin karşısında milletin temsilcisi olarak kazandı."