Çocuğu okula başlayan ailelere altın niteliğinde tavsiyeler
Okula yeni başlayan çocukların uyumla ilgili yaşayacakları bir takım sıkıntıların olabileceğini belirten Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Özgür Akoğlan, bu süreci kolay atlatmaları açısından ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Okula yeni başlayan çocukların uyumla ilgili yaşayacakları bir takım sıkıntıların olabileceğini belirten Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Özgür Akoğlan, bu süreci kolay atlatmaları açısından ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Yaz döneminin ardından okullar yeniden açıldı. Okulun ilk günlerinde ailelerin çocuklarına yaklaşımının büyük önem taşıdığını kaydeden İstanbul Topkapı Üniversitesi Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Özgür Akoğlan, özellikle çocukların okul öncesi eğitimini tam anlamıyla almaması ve ilk haftalarda hem ailenin hem de çocukların nelerle karşılaşılabileceğini bilmiyor olması gibi nedenlerin okula uyumu zorlaştıracağını belirtti. Okulun ilk günlerinde çocuklarda alışık olunan tavır ve alışkanlıklarda davranış değişiklikleri, hatta olumsuz davranışlar görülebileceğini söyleyen Akoğlan, ebeveynleri dikkat etmeleri gereken hususlar noktasında uyardı.
"Okula gidiyor diye ödüllendirmeyin"
Ebeveynlerin okula başlangıç süresinde abartılı davranışlar içerisinde olmaması gerektiğinin altını çizen Akoğlan, “Okulun ilk dönemi ebeveynler için de çok anlamlı ve özel bir gün ancak süreç abartılmadan yaşanmalı. Okula yeni başlayacak çocuğa aşırı kalabalıklarla eşlik edilmemeli. Kalabalık, çocuğun erişkinin olması durumunu doğal sürecinden çıkarır. Ayrıca çocuğa aşırı özen göstermek de okula uyumunu zorlaştırabilir. İlk yıllarda bir ebeveyn için çocuğu okula bırakıp uzaklaşabilmek çok kolay değildir. Bunu çocuğunuza hissettirmeyin. Vedalaşma anını uzatmayın. Yapılması gereken bir davranış olan okula gitme durumu için çocuğunuzu asla ödüllendirmeyin” dedi.
Çocukların öğrencilik dönemiyle ilgili yaşam koşullarında gelişen değişiklikleri hatırlatan Özgür Akoğlan, “Okula yeni başlayan öğrencilerde yeme-içme ve uyku dengesizliği, kaygı, agresif tavırlar, şımarıklık gibi davranışlar olabilir. Yeme-içme alışkanlıklarında alternatifler üreterek rutini değiştirmeyin. Uyku saatlerine özen göstermeye devam edin. İlk günlerden itibaren okula gönderin ve okula gitmeyi pazarlık haline getirmeyin. Ödev ve sorumlulukları yerine getirme noktasında net olun” değerlendirmesinde bulundu.
"Eğer anaokuluna gitmediyse motor becerileri gelişmemiş oluyor"
Özgür Akoğlan, okula gereksiz ve zamansız ziyaretlerin hem çocukları hem de öğretmenleri huzursuz edebileceğini vurgulayarak, “Okuldan korkan ya da okul söz konusu olduğunda sıkıntı duyan, karnı ağrıyan, bulantı veya kusması, alta kaçırma gibi sorunlarla karşılaşan çocuğu, bu yakınmaları nedeniyle okula göndermemeyi tercih etmeyin. Okula devamsızlıklar akademik, sosyal ve duygusal gelişimde sorunlar yaşanmasına neden olabiliyor. Odaklanma problemleri ve dikkat dağınıklığı çok fazla görünecektir. Bu durumlar da akademik başarıya etki ederek öğrenmelerinin daha yavaş olmasına sebep olabilir. Anaokuluna gitmeyen öğrencilerde kaba motor ve ince motor beceriler olması gerektiği kadar gelişmemiş oluyor. Bu becerileri geliştirici, destekleyici etkinliklere bol bol olanak tanınmalı ve yine bu etkinliklerin bazılarına velilerde katılmalıdır” ifadelerini kullandı.
"Sosyal ortama katın"
Bilgisayar ve oyun bağımlılığının oluşturabileceği sorunlara dikkat çeken Akoğlan, “Anne ve babası çalışan, okul öncesi eğitim alamayan çocukların sosyal iletişim becerilerinde azalma ortaya çıkıyor. Bu dönemde bilgisayar ve oyun bağımlılığı arttığı için arkadaş ilişkilerini geliştirici gruplarla psikolojik çalışmalara katılım sağlanmalı. Evde okuma ve oyun saatleri planlayarak, akıl-zeka gibi kişisel gelişime hizmet edecek yayınlarla birlikte okuma setleri edinerek önemli adımlar atılabilir. Çocuk için bir spor branşı belirlenerek birlikte spor aktivitesi gerçekleştirilebilir. Yine bir enstrüman üzerinde yoğunlaşılabilir. Birçok kuruluş artık çocuklara ve ailelere yönelik atölyeler düzenliyor. Farklı gruplarla tanışma ve sosyalleşme açısından bu atölyeler hayati önem taşıyor” dedi.
"Okulu ya da öğretmeni yanında eleştirmeyin"
“Çocuğunuzun sorunlarına kulak verin ve yardımcı olun” diyen Akoğlan, “Çocuğun sınıf öğretmeni veya rehber öğretmeninden tavsiyeler alın. Yetenekleri doğrultusunda ilgili alana yönlendirin. İyi bir gözlemci olarak çocuğun görünümü, düşünceleri, hal ve hareketlerine dikkat edin. En önemlisi de onu dinleyin. Problem varsa bu sorunları birlikte çözün. Erken fark edip çözemezseniz ileride çok büyük sorunlara yol açabilir. Çoğunuzdan beklentilerinizi kontrol edin. Çok fazla beklentiler içindeyseniz bunu çocuğunuzun potansiyeli yönünde ayarlayın. Öğretmen veya okulla ilgili yapacağınız eleştirilerinizi öğrencinin yanında yapmayın. Geliştiremediği davranış veya öğrenmelerde okulu veya öğretmeni suçlamaya, hatta okul ya da öğretmen değişikliği istemeye başlayacaktır” dedi.