• Haberler
  • Aktüel
  • Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu kadar uğraşılması hayra alamet değil

Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu kadar uğraşılması hayra alamet değil

Gün geçmiyorki Diyanet İşleri Başkanlığı ya da Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili bir haber çıkmamış olsun. Başkanlığın internet sitesinde yer alan basın duyurularına bakılınca bu durum daha iyi anlaşılıyor.

Diyanet İşleri Başkanı, yapılan son düzenlemeler ile protokolde çok ön sıralara getirilmişti.  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyanet İşleri Başkanlığına çok fazla önem vermesi de eklenince muhalefet var gücüyle bu Başkanlığa saldırıya geçti. Başkanlık ta muhalefete yeterince malzeme sağlıyor aslında. Diyanet Vakfından sağlanan araçlara ise hiç girmiyoruz.

Özellikle araç kiralama ve yemek ihaleleri son günlerin en çok eleştirilen konuları arasındadır. Yazılı ve görsel medya ile sosyal medyadaki eleştirilere bakıldığında ne oluyor demekten kendinizi alamıyorsunuz. 

Son olarak Ahmet Hakan Coşkun topa girerek Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'tan gelen yazılı açıklamayı köşesine taşıdı.

"Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la ilgili üç iddianın gündemde olduğunu, Erbaş’ın bu konularda konuşması gerektiğini yazmıştım. Erbaş, yazılı bir açıklama göndermiş bana. İşte söyledikleri:

ARAPÇA BİLMİYOR DEMEK İTİBAR SUİKASTIDIR

IRAK’ta Arapça bir röportajda tercüman kullanmıştı Ali Erbaş. Bu olay nedeniyle “CV’sinde Arapça biliyor yazdığı halde Arapça bilmediği ortaya çıktı” diye haberler yapıldı.

Erbaş, bana gönderdiği açıklamada aldığı eğitimleri detaylarıyla sıralamış, başarıyla geçtiği sınavları yazmış. Yazdığı tezlerden, yaptığı çevirilerden örnekler vermiş.

Ardından da şunu sormuş:

“Böyle bir akademisyeni Arapça bilmemekle itham etmek haksızlık değil midir?”

Peki Irak’ta neden Arapça tercüman kullandı?

O konuda da şöyle demiş Erbaş: “Diplomatik hassasiyet gereği Irak’ta yaşanan özel bir olayı bahane ederek itibar suikastına yol açan üslupla bir insana acımasız saldırılarda bulunmak haksızlık değil midir?”

 ‘DUAYI AVUCUNA YAZDI’ İDDİASI TAMAMEN YALAN

ERBAŞ’ın bir dua görüntüsü yayınlandı sosyal medyada. “Dua metnini avucuna yazmış, oradan okuyor” diye servis edildi bu görüntü.

Bunu tamamen yalan ve iftira olarak nitelendiriyor Erbaş. Ve şöyle diyor:

“Dua etmem istendiğinde makası sol avucumun içinde kamufle etmeye çalışırken oraya doğru bakmamı sanki avucumun içinde yazı varmış da onu okuyormuşum şeklinde yorumlamak, çarpıtmak, videoya dikkatle bakınca fark edilmesine rağmen bunun üzerinden nezaket ve eleştiri sınırlarını aşan saldırılar yapmak haksızlık değil midir?”

ESKİ ARABA KULLANILMAZ HALDE, YENİ ARABA KİRALANDI

ERBAŞ, “AUDİ A8 marka bir otomobil talep etti” iddiasına da yanıt vermiş.

Şöyle diyor bu konuda:

“2010 yılında Diyanet’e tahsis edilen 2006 model arabadan sonra 2015 yılında bir araba tahsis edilmiş ve yine kıyamet kopmuştu. O günkü Diyanet İşleri Başkanımız yine nezaket ve eleştiri sınırlarını aşan acımasız saldırılara dayanamayıp arabayı Başbakanlığa iade etmişti. İnternete bakarsanız ne acımasız haberler ve saldırılar yapıldığını görürsünüz. Aradan geçen bunca yıla rağmen bize 2023 yılına kadar hiç araba tahsis edilmedi. Eski araba artık kullanılamaz hale gelip envanterden düşünce ihtiyaca binaen söz konusu araba, kiralama yöntemiyle kullanılmaya başlanıldı.”

Görüleceği üzere Prof. Dr. Ali Erbaş döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı çok fazla tartışılır olmuştur. Sayın Başkan ister kabul etsin isterse etmesin ama Arapça bilmediği konusunda ciddi bir algı oluştu. Diyanet İşleri Başkanı'nın sıradan bir kişi olmadığını ve yıpratılmasının sonuçlarını herhanlde hatırlatmaya gerek yoktur. Her eleştirilen kişi görevden ayrılmalımı diye sorulacak olursa elbette hayır deriz. Önceki dönemlerde de Başkanlıkla ilgili haberler eksik olmazdı ama son dönemde eleştirinin dozu iyice kaçmışa benziyor. Başkanın kullandığı aracı, eşi, çocukları ve elbette kendisi ve uygulamaları gündemden düşmüyor. Keşke Başkan emekliliğini istese de Başkanlık biraz rahatlasa demek geliyor insanın içinden. 

Bakmadan Geçme