Doktor doktor gezip hastalığınıza teşhis koyamıyorsanız sebebi bu olabilir
KOCAELİ (İHA) – Doktor doktor gezip hastalığına teşhis koyulamayanlar ile internet üzerinden hastalık arayıp doktora koşanlara uzmanından tavsiyeler geldi. Psikolog Selinay Akman, hastalık hastalığının bilimsel adının hipokondriyazis olduğunu belirterek, İnternette tıklamalar arttıkça hastanın da kaygısı, seviyesi artıyor dedi.
KOCAELİ (İHA) – Doktor doktor gezip hastalığına teşhis koyulamayanlar ile internet üzerinden hastalık arayıp doktora koşanlara uzmanından tavsiyeler geldi. Psikolog Selinay Akman, hastalık hastalığının bilimsel adının hipokondriyazis olduğunu belirterek, "İnternette tıklamalar arttıkça hastanın da kaygısı, seviyesi artıyor" dedi.
Modern çağın yaygın durumlarından olan bilimsel adı hipokondriyazis olan hastalık hastalığı bulunan kişiler, doktor doktor gezerek kendilerine teşhis koydurmaya çalışıyor. İnternet üzerinden yapılan aramalar ise hastalığın seviyesini arttırıyor. Hipokondriyazis ile ilgili bilgi veren Atlantis Danışmanlık Merkezi’nden Psikolog Selinay Akman, "Halk arasında hastalık hastalığı olarak bilinen durum. Kişinin bedeninde rahatsızlık olduğu düşüncesi ve yoğun hastalık kaygısı yaşaması, bununla beraber bedensel yakınmaları olması durumudur. Kaynağı genellikle kişinin günlük hayatta yaşadığı zorluklar, ilişkisel problemleridir. Bu problemleri bedenine aktarır ve bedeniyle uğraşmaya başlar. Genellikle yetişkinlikte ortaya çıkan bir durumdur. Tıbbi tanılamada, laboratuvar tekniklerinde herhangi bir bulguya rastlanmaz. Kişi kendisinin hasta olduğuna yoğun bir şekilde inanmaktadır ve çevresini de ikna etmeye çalışmaktadır. Nasıl davranış gösterirler? Bu kişiler yoğun kaygı yaşarlar, yüzde 80’ine depresyon, anksiyete eşlik etmektedir. Bunların dışında yoğun internet araştırmaları yaparlar, doktor doktor gezerler. Önce kendileri inanmak isterler, sonra da çevresindekileri bu duruma inandırmaya çalışırlar" diye konuştu.
Tanı sürecine de değinen Akman, "Tanılamada en önemli noktamız, bizim diğer bulgularla, laboratuvar tekniklerinde, muayenelerde organik bir sebep olmaması. Eğer bu organik sebep var ise hastanın yoğun bir şekilde kaygı yaşayıp yaşayamamasıdır. Organik sebepler olabilir mide ülseri veya migren gibi. Burada bizim için önemli olan hastanın korkusu, endişesi ve bunları çok ileri düzeyde yaşıyor olmasıdır. Aynı şekilde DSM–5 tanı kitabında da bu şekilde yer alıyor. Bu tarz endişelerin en az 6 ay içerisinde var oluyor olması bizim için önemli" şeklinde konuştu.
İşte sebepleri
Hastalık hastalığının sebeplerini anlatan Selinay Akman, şu ifadeleri kullandı:
"Kişinin günlük hayatta yaşadığı öfke problemleri, hayal kırıklıkları, travmaları. Bunlar sebep olarak görülebiliyor. Birçok sebebi var tabii ki. Bunun yanında ikincil kazançlar sebepler olabiliyor. İkincil kazanç dediğimiz şey şu; bir hastalık durumunda, sizin çevreden gördüğünüz ilgi veya bir istirahat durumu. Bu tarz durumlar geliştiğinde kişi bunları pozitif olarak algılıyor ve bu sefer hastalık hastalığı durumu ortaya çıkabiliyor. Tedavi sürecine bakacak olursak eğer bu hastalar tedaviye karşı dirençliler. Tabii bir de iç görülerinin eksik olması. Doktor doktor geziyorlar dediğimiz gibi. Psikiyatrik ilaç kullanmaları gerektiğinde bazı yan etkileri olabiliyor bu ilaçların. Öncelikle hekimin bu yan etkileri çok net bir şekilde hastaya anlatması gerekiyor. Aynı şekilde ilacın nasıl işlediği hakkında bilgi vermesi gerekiyor. Bu yan etkiyi hasta yaşadığında tekrardan bir araştırma süreci başlayabilir ve kısır döngüye girebilir. Bazen sadece ilaç tedavisi yeterli olmayabiliyor. Bu tarz durumlarda da uzun soluklu psikoterapiler yani psiko dinamik yaklaşımlar veya bilimsel davranışçı yaklaşımlar görülebiliyor."
“Her tıklamada kaygılar artıyor”
"Çağımızın popüler iletişim araçlarından biri internetin faydaları olduğu kadar zararlarını da görüyoruz" diyen Akman, "Hastalık zaten en başta doktora gitme hevesinden önce kendisini bilgisayar başında gösteriyor. Hasta ilk önce bütün sitelerde vücudunda bulduğu bulguları araştırıyor ve kendisine bir hastalık üretmeye ve öncesinde de tanı koymaya çalışıyor. Bir siteye bakıyor bu var, diğer bir siteye bakıyor bu var. Bütün tanıları araştırıyor ve kendisine ‘Evet ben hastayım’ teşhisi koyuyor. Bundan sonra da zaten randevular başlıyor. Branş branş gezmeye başlıyor, zaman zaman doktorlarla tartışabiliyor. Çünkü kendisi inanıyor fakat çevresindeki kişiler onun hasta olduğuna inanmıyor. Hastalık seyri bu şekilde gelişiyor. İnternette yaptığı tıklamalar arttıkça hastanın da kaygı seviyesi artıyor ve hastalığının ilerlemiş olduğunu söyleyebiliyoruz. Ardından da zaten doktor randevuları başlıyor. Hasta branş branş geziyor, zaman zaman da doktor ile tartışmalara girebiliyor" dedi.