Hipertansiyonda erken teşhis önemli
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Bülenç Koçer, hipertansiyonun yıllar içinde hiçbir belirti ve bulgu vermeden devam ettiğini ve ortaya çıktığı zaman organ hasarları oluşturabileceğini kaydederek, her hastalıkta olduğu gibi bu sinsi hastalıkta da erken teşhisin büyük önem taşıdığını belirtti.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Bülenç Koçer, hipertansiyonun yıllar içinde hiçbir belirti ve bulgu vermeden devam ettiğini ve ortaya çıktığı zaman organ hasarları oluşturabileceğini kaydederek, her hastalıkta olduğu gibi bu sinsi hastalıkta da erken teşhisin büyük önem taşıdığını belirtti.
KTO Karatay Üniversitesi Medicana Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Direktörü, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğrt. Üyesi Bülenç Koçer günümüzün en önemli hastalıklarından biri olan hipertansiyon hakkında bilgiler verdi. Dr. Öğrt. Üyesi Bülenç Koçer Koçer, “Hipertansiyon bilindiği üzere kan basıncındaki yükselme anlamına gelir. Normal kan basıncımız 120-80 milimetre cıvadır. Bunun üzerine çıkan her değer aslında hipertansiyon anlamına gelmektedir. Belirti olarak hastada; özellikle şiddetli baş ağrıları, ensede ağrı, halsizlik ve yorgunluk şikayetleri mevcuttur” dedi.
Hipertansiyonun önemli bir hastalık olduğunu ve bunun herkes tarafından çok iyi bilinmesini vurgulayan Bülent Koçer, “Eğer biz hipertansiyonu kontrol altına alamazsak ya da tedaviye başlayamazsak maalesef hastalarda inme, felç, kalp krizi gibi bir takım damar tıkanıklıkları bulguları ortaya çıkar. Bununla birlikte ciddi organ hasarları gelişebilir. O yüzden rutin olarak tansiyon ölçümlerinin yapılması bir risk faktörü olan bu hastalığın bulunmasında etkendir. Özellikle ailesinde hipertansiyon hastalığı olan bireylerin, mutlaka düzenli checkup yaptırmaları gerekir” şeklinde konuştu.
“Bu sinsi hastalıkta da erken teşhis büyük önem taşır”
Hipertansiyonun sinsi bir hastalık olduğunun altını çizen Bülent Koçer, “Hipertansiyon, yıllar içinde hiçbir belirti ve bulgu vermeden devam eder ve maalesef ortaya çıktığı zaman organ hasarları oluşturmuş olabilir. Özellikle göz damarlarını, böbrek damarlarını, kalp damarlarını en kötü şekilde etkileyen hastalıkların başında gelmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi bu sinsi hastalıkta da erken teşhis büyük önem taşır” ifadelerini kullandı.
Hipertansiyonun önlenebilmesi için yaşam tarzında değişiklik yapmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Koçer, “Hipertansiyonun önlenmesinde en büyük etken hareketimizin artması, yediğimiz yiyecekler, özellikle tuz kullanımının kısıtlanmasıdır. Tedavi yöntemleri arasında özellikle bizim kullandığımız öncelikle Dash diyeti dediğimiz diyet tedavileri vardır. Tuzsuz beslenme, kolesterol ve yağlı yiyeceklere dikkat etmek çok önemlidir. Tedavi yöntemleri arasında kontrol edilemeyen bir hipertansiyon varsa buna yönelik ilaçlar hastalara kullandırılır. Eğer ailesel risk faktörleri varsa da öncesinde mutlaka üç ayda bir en azından tansiyon ölçümleri yapılmalıdır. Tuz alımının kısıtlanması, diyete dikkat edilmesi ve hareketlerin mutlaka artırılması, düzenli egzersiz yapılması gerekir” dedi.
Hipertansiyon hastalarında günlük tansiyon ölçümlerin yapılması gerektiğini söyleyen Koçer, “Medicana Konya Hastanesi olarak hipertansiyon ölçümlerini yaptığımız özellikle kola takılan manuel ölçüm cihazlarımız vardır. Kulak dinlemesiyle birlikte tansiyon, büyük tansiyon ve küçük tansiyon şeklinde ölçüm yapıyoruz. Tabii ki bunu evde herkes kullanamaz. O yüzden dijital ölçüm cihazları da hastası olmak şartıyla, evlerde kullanılabilecek tansiyon takibinde çok önemli cihazlardır” diye konuştu.