Küçük böbrek taşları ağır sonuçlar doğurabiliyor
Toplumda, ağrısı, doğum sancısı ile eşdeğer görülen böbrek taşı şikyetleri, akla yetersiz su tüketimi ve gıdaların yeteri kadar temiz yıkanmamasını getiriyor. Halk arasında böbrek taşı olarak bilinen 'üriner sistem taşları', çoğunlukla idrar içerisinde olan maddeler arasındaki dengenin bozulması sonucu oluşuyor. Bu dengeyi bozan sebeplerin başında ise enfeksiyon geliyor.
Toplumda, ağrısı, doğum sancısı ile eşdeğer görülen böbrek taşı şikâyetleri, akla yetersiz su tüketimi ve gıdaların yeteri kadar temiz yıkanmamasını getiriyor. Halk arasında böbrek taşı olarak bilinen ‘üriner sistem taşları’, çoğunlukla idrar içerisinde olan maddeler arasındaki dengenin bozulması sonucu oluşuyor. Bu dengeyi bozan sebeplerin başında ise enfeksiyon geliyor.
Böbrek taşı söz konusu olduğunda bağırsak bozuklukları, aşırı miktarda su kaybına maruz kalmak veya yetersiz su içmek, kalıtımsal durumlar, çocukluk çağında görülebilen böbrek taşları ve aşırı C vitamini kullanımına bağlı olarak gelişen taşlar gibi pek çok durum sıralanabilir.
Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Akıncı, “Böbrek taşının erkeklerde görülme oranı, kadınlardan 1/3 oranında daha yüksektir. Değerlendirmede, tedaviden önce, taşın şekline, büyüklüğüne ve oluşumuna göre planlama yapılmalıdır” dedi.
Tedavi ve yaklaşımla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Akıncı, “4mm’nin altında olan taşların genellikle takiple düşmesi beklenir. 4-7 mm arası taşların yarısı ve 8 mm’den büyük taşların ise nadiren kendiliğinden düştüğü söylenebilir. Böbrek taşı idrar yolunda harekete başlamışsa ve müdahaleye gerek kalmayacak kadar küçükse, hastalara bol su tüketmesi ve hareket etmesi tavsiye edilir. Ağrı kesicilerle taşın düşmesi sırasında yaşanabilecek sorunların azaltılması hedeflenir. Ancak, 5 mm’den büyük taşlarda müdahale edilmesi ve doktora başvurulması gerekebilir. Ürolog, taşın yeri ve büyüklüğüne, hastanın sağlık durumuna ve yaşına göre gerekli müdahaleye karar verir. Çocuklarda ve yetişkinlerde benzer tedavi yöntemlerine başvurulduğu söylenebilir” dedi.
Bir kez taş oluşması durumunda hayat boyunca mutlaka bir kez daha taş oluşabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Akıncı, “Eğer taş her yıl ve 5-10 yılda bir oluşuyorsa mutlaka metabolik araştırma yapılıp nedeninin bulunması ve tedavinin buna göre planlanması gerekir" dedi.
Akıncı, “Böbrek taşı en iyi ihtimalle, kendini ağrıyla ve bazen de enfeksiyon ve idrarda kanamayla kendini belli eder. Şüpheli karın ağrısıyla kendini belli ettiği durumlarda olabilir. Ayrıca böbrek taşı olan bir hastada aynı zamanda apandisit olup olmadığının mutlaka iyi ayırt edilmesi gereklidir. Eğer bu ayrım yapılamazsa ve hasta apandisitse, sonucu ölüm olabilir. Böbrek taşı ise ölüme sebep olmaz, korkmamak gerekir. Taşın yol açabileceği en önemli sorun, böbrek yetmezliğine sebep olabilmesidir. Böbrek yetmezliği akut veya kronik olabilir. Kronikse bu durumda diyaliz gereklidir ve geri dönüşü yoktur. Akut ise girişimsel tedaviyle çözümü mümkündür. Ağrıyla gelen bir hasta, hekim tarafından iyice değerlendirilip apandisit, safra kesesi taşı, pankreatit ve divertikülit olup olmadığı değerlendirdikten sonra en naif şekilde böbrek taşı tanısı konulabilir” dedi.
Akıncı taş oluşumu önlemek ve alınabilecek önlemleri ise şöyle sıraladı: “Obez olmamak, hareketsiz olmamak (kemiklerden kalsiyum mobilizasyonunu önler), su içmemek (idrar konsantrasyonunu arttırır), çok et yemek (ürik asit taşlarına sebep olabilir), sebze yememek(idrarın Ph değerini bozar), az meyve tüketmek (İdrarın Ph değerini bozar), aşırı rafine gıda almak - lifsiz gıda tüketmek (bağırsak sağlığını etkiler) aşırı şeker ve tuz tüketimi (bağırsaklardan kalsiyum ve oksalat emilimini arttırır).
Taş oluşumunu önlemek için ise: lifli gıdayla beslenmek, tuz tüketmemek, bol su içmek, çok hareketli olmak, her gün bir limon tüketmek, var olan metabolik hastalıkların tedavisini sağlamak".