- Haberler
- Ekonomi
- Nükleerin 'düşük karbon salınımlı' bir enerji kaynağı olduğu bir kez daha doğrulandı
Nükleerin 'düşük karbon salınımlı' bir enerji kaynağı olduğu bir kez daha doğrulandı
Bilimsel araştırmalar, nükleer enerjinin düşük karbon salınımlı bir enerji kaynağı olduğunu bir kez daha doğruladı. Fransız elektrik iletim şirketi EDF'nin yaptığı araştırma, nükleer enerji ile üretilen her bir kilovat-saat elektrik için 4 gramdan daha az karbondioksit salınımı gerçekleştiğini ortaya koydu.
Bilimsel araştırmalar, nükleer enerjinin düşük karbon salınımlı bir enerji kaynağı olduğunu bir kez daha doğruladı. Fransız elektrik iletim şirketi EDF’nin yaptığı araştırma, nükleer enerji ile üretilen her bir kilovat-saat elektrik için 4 gramdan daha az karbondioksit salınımı gerçekleştiğini ortaya koydu.
Dünya, konteyner krizi, gıda krizi, enerji krizi ve bununla bağlantılı iklim krizi gibi pek çok kriz ile karşı karşıya. Uzmanlara göre ise iklim krizi, dolayısıyla enerji krizi ile baş etmede en önemli araçlardan bir tanesi nükleer enerji. Bilimsel araştırmalar nükleer enerjinin düşük karbon salınımlı bir enerji kaynağı olduğunu doğruluyor. Son olarak Fransız elektrik iletim şirketi EDF (Électricité de France), nükleer enerjinin yaşam döngüsü analizini (YDA) içeren bir araştırmanın sonuçlarını rapor biçiminde yayınladı. Araştırma EDF’nin nükleer filosundan 2019 yılı içerisinde toplanan verilere dayanıyor. Buna göre, araştırma sonucu ile daha önce Avrupa Birliği tarafından “Yeşil Enerji” olarak sınıflandırılan nükleer enerjinin düşük karbon salınımlı bir enerji olduğu doğrulanmış oldu. EDF tarafından 16 Haziran’da kamuoyu ile paylaşılan araştırmanın sonuçlarına göre, nükleer enerji ile üretilen her bir kilovat-saat elektrik için 4 gramdan daha az karbondioksit salınımı gerçekleşiyor. Araştırma, Uluslararası Standartlar Teşkilatı (ISO) tarafından onaylanmış ve alanın uzmanları tarafından kabul gören standartlara uygun bir biçimde gerçekleştirildi.
Uzman heyet değerlendirdi
Raporda, araştırmanın yalnızca iklim değişikliği kriterlerine göre değil, 9 farklı çevresel etki kriterine göre de değerlendirme yapıldığı belirtildi. Rapor paylaşılmadan önce araştırma sonuçları bir uzman heyeti tarafından değerlendirmeye tabi tutuldu. Araştırmanın içeriği, EDF şirketinin nükleer filosundan 2019 yılı içerisinde toplanan verilere dayanıyor. Bu filo 39 adet 900 megavatlık (bunların 22 tanesi karma oksit yakıt kullanıyor), 20 adet bin 300 megavatlık ve 4 adet bin 450 megavatlık reaktörden oluşuyor. Araştırma, 2020 yılında kapatılan iki Fessenheim ünitesinde toplanan verileri de içeriyor. Araştırma, sonuçlarında elektrik iletimi sürecindeki karbon salınımını değerlendirmeye almıyor.
Bu filodan toplanan verilerin analizi sonucunda, filonun genelinde bir kilovat-saatlik elektrik üretimi sırasında havaya 3,7 gramlık bir karbondioksit salınımının gerçekleştiği tespit edildi. 60 yıllık aktif çalışma süresi olan bir reaktör ise 40 yıl aktif çalışan bir reaktöre göre yüzde 8 daha az ortalama karbon salınımı yapıyor, yani bir reaktör 60 yıl çalıştırıldığında, yaşam ömründe her bir kilovat-saat elektrik üretimi için ortalama 3,4 gram karbon salınımı gerçekleştirmiş oluyor. Bunun sebebi ise nükleer santrallerdeki karbon salınımının yarıdan fazlasının asıl üretim aşamasından önceki aşamalarda gerçekleşiyor olması.
Yenilebilir enerji kaynakları ile karşılaştırma yapıldı
Araştırma sonuçlarına göre, Fransa’daki Çevre ve Enerji Yönetimi Kurumu verilerine göre doğalgazı yakıt olarak kullanılan bir güç santralinde her bir kilovat-saatlik elektrik üretimi için ise 418 gramlık bir karbondioksit salınımı gerçekleşiyor. Yine aynı kuruluşun veri tabanına göre, kömürü yakıt olarak kullanan santrallerde ise bu oran her bir kilovat-saat için bin 58 gramlık bir karbondioksit olarak belirtilmiş. Yenilenebilir enerji kaynaklarında bile bu oran nükleere kıyasla daha yüksek seviyelerde. Örneğin, rüzgar enerjisi ile elektrik üretimi sırasında bir kilovat-saat için 10 gram karbondioksit salınımı gerçekleşirken, güneş enerjisi ile aynı miktarda elektrik üretimi başına 30 gramlık karbondioksit salınımı yapılıyor.
Akkuyu NGS, Türkiye için bir fırsat
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ise ülkenin enerji arzının güvenliğine katkısının yanında iklim krizi ile mücadelesinde bir fırsat olarak gösteriliyor. İklim değişikliğine ilişkin 2015 Paris Anlaşmasını imzalayan Türkiye de karbon salımını düşürme ve iklim değişikliği ile mücadelede nükleer enerjinin de içinde olduğu bir strateji izliyor.
Mersin’in Gülnar ilçesinde Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom tarafından inşa edilen ve yapımı süren Türkiye’nin ilk nükleer santral projesi Akkuyu NGS, tek başına yılda ortalama 18 milyon ton karbondioksit emisyonunu önleme kapasitesine sahip olacak. Diğer yandan, bu konuda Türkiye’nin 2050 yılı için koyduğu “karbon sıfır” hedefine ulaşmasında Akkuyu NGS’nin yanı sıra Sinop ve İğneada projelerinin önemine dikkat çekiliyor.