• Haberler
  • Ekonomi
  • Sondaj gemisi filosunun yeni üyesi Abdülhamid Han, 9 Ağustos'ta ilk görevine uğurlanacak

Sondaj gemisi filosunun yeni üyesi Abdülhamid Han, 9 Ağustos'ta ilk görevine uğurlanacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'nin sondaj gemisi filosuna kazandırılan dördüncü üyesi olan derin sondaj gemisi Abdülhamid Han'ın 9 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımı ile Akdeniz'de Türkiye'nin deniz yetki alanları içerisinde bulunan görev alanına uğurlanacağını duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye’nin sondaj gemisi filosuna kazandırılan dördüncü üyesi olan derin sondaj gemisi Abdülhamid Han’ın 9 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile Akdeniz’de Türkiye’nin deniz yetki alanları içerisinde bulunan görev alanına uğurlanacağını duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Haber Global’de kanalın Ankara Temsilcisi Işınsu Tezkan Tüz, ekonomist Levent Yılmaz ve gazeteci Metehan Demir’in sorularını yanıtlayarak enerji gündemini değerlendirdi.

Bakan Dönmez burada yaptığı konuşmasında, Levent Yılmaz’ın ham petrol fiyatlarındaki düşüşe rağmen akaryakıtta düşüşlerin neden pompaya yansımadığını açıklamasını istemesi üzerine, “En büyük etken ham petrol fiyatlarındaki artış. İkinci etken kur. Kuru da dikkate almak lazım. Fiyatın düşük olduğu dönemlerdeki kur ile fiyatın yüksek olduğu dönemlerdeki kuru da dikkate almak gerekiyor. En büyük iki etkenin bunların olması yanı sıra bir başka etken daha var. O da bizim içinde bulunduğumuz Akdeniz bölgesinde nihai ürün fiyatları dikkate alınarak fiyatlama yapılıyor. Ham petrolü kimse alıp kullanmıyor. Rafineriye gidiyor ardından ise çok sık kullandığımız benzin ve motorin ürünü başta olmak üzere bir işlemden geçiyor. Burada bir maliyet söz konusu. Sonra da o ürünlerin o piyasada ton başına bir fiyatı oluşuyor döviz cinsinden. Ortalama fiyatlar referans alınarak EPDK tarafından denetleniyor. Rafineri çıkış fiyatlarının üzerine stoklama maliyeti, dağıtım maliyeti, bayiye kadar bu ürünün taşınması, orada depolanmasının maliyetlerinin üzerine eklenmesi ile bugün pompada gördüğünüz fiyatları görüyoruz. Yükselmenin ve düşünmenin farklılığın temelinde bu yatıyor. Bir de o ürünlere olan talep de ürün bazında fiyatları etkileyebiliyor. O dönem benzine olan talep, üretimden fazla ise benzin bir miktar daha yükseliyor. Aynı şekilde motorin de” dedi.

“(Depolanan doğal gazın kış boyunca yetip yetmeyeceğine ilişkin) Tedarikçiler, sevkiyat planlarına ve kontratlara uyduğunda inşallah böyle bir sorun olmayacak”

Gazeteci Metehan Demir’in havalar soğumasının ardından depolanan doğal gazın yetip yetmeyeceğini sorması üzerine Bakan Dönmez, “Burada iki konuya birden odaklanıyor. Birincisi arz güvenliği. Malın bulunabilirliği son derece önemli. Yani olmayan mal, en pahalı mal. Bu kapsamda geçen sene biten kontratlarımız vardı. Bu kontratlarımızı süresini tekrar uzattık. Yeni kontratlar yaptık. Çünkü Türkiye’de talep de arttı. Pandemi öncesi 50 milyar metreküp civarında doğal gaz tüketirken, geçtiğimiz yıl bu sayı 60 milyar metreküpe çıktı. Dolayısıyla bu kadarlık bir miktarı bizim kontrata bağlamamız lazım. Tedarikçiler, sevkiyat planlarına ve kontratlara uyduğunda inşallah böyle bir sorun olmayacak” diye konuştu.

“Aslında 2 bin lira gereken bir (doğal gaz) faturanın bin 500 lirasını devlet, kaynağı ile karşılıyor”

Gazeteci Demir’in doğal gaza fiyat artışı yapılıp yapılmayacağını sorması üzerine Dönmez, “Piyasa analizcileri, özellikle doğal gaz ve petrol konusunda kışın yine uluslararası piyasalarda doğal gaz toptan satış fiyatlarının tekrar artacağı öngörüleri var. Bunu biraz da zaman gösterecek. Biz geçen sene de benzer fiyat artışları ile karşılaştık. Bunu büyük oranda hazinemizden karşıladık. Doğal gazın şu an yüzde 75’ini sübvanse (destek) ediyoruz. Aylık örneğin 500 lira ödüyorsanız doğal gaz faturası, aslında 2 bin lira gereken bir faturanın bin 500 lirasını devlet kaynağı ile karşılıyor, size 500 lirasını yansıtıyor” ifadelerini kullandı.

“Maksimum seviyeye ulaştığımızda Türkiye’deki konutların tamamına Karadeniz’den çıkardığımız kendi yerli gazımızın yeteceğini öngörüyoruz”

2023’ün ilk çeyreğinde Karadeniz gazının ulusal sisteme bağlanacağını umduğunu dile getiren Bakan Dönmez, “İlk yıl üretimler, tüm bu büyük sahalarda olduğu gibi biraz daha düşük seviyelerde olacak. Ama takip eden üçüncü dördüncü yılda maksimum seviyeye ulaşmış olacak. İlk yıllardaki günlük üretimimiz günlük üretimimiz 10 milyon metreküp olarak planlıyoruz. Maksimum üretime çıktığımızda da 40 milyon metreküp üretime alabileceğimizi öngörüyoruz. Maksimum seviyeye ulaştığımızda Türkiye’deki konutların tamamını Karadeniz’den çıkardığımız kendi yerli gazımızın yeteceğini öngörüyoruz” dedi.

“(Karadeniz gazı ile) hem vatandaşımız kazanacak hem de devletimiz kazanmış olacak”

Emtia fiyatlarındaki artış ile birçok maliyetin arttığını dile getiren Bakan Dönmez, “Buna rağmen ithal ettiğimiz gaz fiyatları ile mukayese ettiğimizde Karadeniz gazı o fiyatlara göre daha ekonomik olduğunu söyleyebiliriz. Hem bizim vatandaşlarımızın aile bütçelerine yansıyacak demektir hem de milli bütçemize yansıyacak. Hem vatandaşımız kazanacak hem de devletimiz kazanmış olacak” değerlendirmesini yaptı.

“Abdülhamid Han 9 Ağustos’ta ilk görev yerine uğurlanacak”

Derin sondaj gemisi Abdülhamid Han’ın filoya kazandırılan dördüncü gemi niteliğinde olduğunu anımsatan Dönmez, “Onu da Akdeniz’de ilk görev yerine uğurlayacağız. 9 Ağustos’ta bir aksilik çıkmazsa Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Mersin Taşucu’ndan ilk görev yerine uğurlamış olacağız. Görev alanı ise kendi deniz yetki alanlarımız içerisinde olacak. Yeri de inşallah Cumhurbaşkanımız açıklayacak” dedi.

“Maalesef art niyetli bazı şahısların çevreci hareketler adı altında kömür projelerine ve kömür santrallerine karşı eylemleri yatırımcıları ürkütüyor”

Dönmez, şöyle devam etti:

“Düne kadar ‘Kömür olmasın, hatta doğal gaz çıkalım, nükleer zinhar olmaz’ diyen Avrupa, sürdürülebilirlik adı altında bunlara hep karşı çıktı. Ama baktı ki sürdürülebilirlik o kadar sürdürülebilir bir şey değil. Mecburen o da fosil yakıtlara yöneliyor. Biz Türkiye olarak yerli kömürde de ciddi potansiyeli olan bir ülkeyiz. Aslında çeşitli projelerimiz vardı bu konuda. Birkaç defa ihaleye çıkmamıza da rağmen özellikle uluslararası finansörlerin kömür ve kömüre dayalı projelere finansman sağlamamasından dolayı bu projeleri maalesef hayata geçiremedik. Teklif dahi çıkmadı. Bir de maalesef, iyi niyetli vatandaşlarımızı tenzih ederek söylüyorum maalesef art niyetli bazı şahısların çevreci hareketler adı altında kömür projelerine ve kömür santrallerine karşı eylemleri yatırımcıları ürkütüyor. Çünkü yatırımcı bir sahada işe girdiği zaman alınan izinler belirli bir zaman tüketiyor” diye konuştu.

“Maalesef Türkiye’de belli kesimler, Türkiye’nin gelişmesine katkı sağlayacak tüm mega projelere karşı bir duruş sergiliyor”

Ekonomist Levent Yılmaz’ın Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin “Fiyatı çok yüksek” diyerek yapılan eleştirilere açıklık getirmesini istemesi üzerine Bakan Dönmez, “Maalesef Türkiye’de belli kesimler adeta Türkiye’nin gelişmesine katkı sağlayacak tüm mega projelere bir karşı duruş sergiliyor. Hükumetin yaptığı bazı projeleri elbette eleştirebilirsiniz ama gerçekçi olması lazım” ifadelerini kullandı.

“350 tane gencimizi Rusya’da nükleer enerji alanında mühendislik eğitimi almak üzere gönderdik”

Gazeteci Metehan Demir’in Akkuyu Nükleer Güç Santrali gibi projeler ile ülkeler arasında bir teknoloji transferi yaşandığını ifade etmesinin ardından söz alan Bakan Dönmez, “Sadece yeni bir tesisi kazandırmak ve ikincisini Türkiye yapacak desek çok gerçekçi olmaz. Projenin büyüklüğüne baktığımızda yatırımın yüzde 25’lik kısmının tedarik süreci Türkiye’den sağlanıyor. Bunun yanı sıra burada çalışacak 350 tane gencimizi Rusya’da nükleer enerji alanında mühendislik eğitimi almak üzere gönderdik” dedi.

“10 tane kuyu açacağız hiçbir şey çıkmayacak ama bıkmadan usanmadan (petrol) arama çalışmalarına devam etmemiz gerekiyor”

Bakan Dönmez, gazeteci Demir’in yaygın bir tabir haline gelen “Türkiye’nin petrolü var ama kuyularını kapattılar” ifadesini hatırlatarak petroldeki son durumu değerlendirmesini istemesine ilişkin, şunları söyledi:

“Türkiye bir deprem ülkesi. Oldukça kırıklı bir yapımız var fay hatları olarak ele aldığımızda. Arap plakası, Anadolu coğrafyasına ağır kütle ile geldiği için bizde çok kırıklı yapı oluşturmuş. Oluşan petrol kaynakları da bu oluşan kırıklı yapıdan dolayı ya çok küçük kalmış ya da daha derine kaçmış. Uzmanların buna benzer değerlendirmeleri var. Buna kısmen katılabiliriz. Biz de üretim yaptığımız yerlerde bunu görebiliyoruz. ‘Ülkenin tamamı tarandı mı’ derseniz, maalesef öyle bir veri de yok. Türkiye’de petrol ve gaz açısında sismik araştırmalar özellikle son yıllarda yoğunlaşmış. Güneydoğu’da var. Kısmen Trakya’da aramalarımız var. Denizlerde zaten son 3-4 yıldır arıyoruz. Bakmadan da burada yoktur diyerek kestirip atmak doğru değil. Muhakkak aramak araştırmak lazım. Belki arayacağız bulamayacağız. Belki 10 tane kuyu açacağız hiçbir şey çıkmayacak ama bıkmadan usanmadan arama çalışmalarına devam etmemiz gerekiyor.”

Bakmadan Geçme