Türkiye'nin enerji politikaları enerji arzına katkı sağlayacak
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İshak Turan, Türkiye'nin sürdürdüğü enerji politikalarının uzun yıllar içerisinde enerji arzı problemine katkı sağlayacağını ifade etti. Abdülhamid Han Sondaj Gemisi'nin Akdeniz'de görev yapmasının da eleştirilere olumlu bir cevap niteliği taşıdığını da ifade eden Turan, 'Türkiye Doğu Akdeniz'deki haklarından vazgeçmediğini gösterdi' dedi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İshak Turan, Türkiye’nin sürdürdüğü enerji politikalarının uzun yıllar içerisinde enerji arzı problemine katkı sağlayacağını ifade etti. Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’nin Akdeniz’de görev yapmasının da; eleştirilere olumlu bir cevap niteliği taşıdığını da ifade eden Turan, “Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarından vazgeçmediğini gösterdi” dedi.
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı savaşın ardından Avrupa Birliği’nin tutumu sonucunda oluşan doğalgaz krizi; kış öncesi tasarrufların daha da artırılmasına sebep oldu. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin Rusya’dan temin ettiği gazın vanalarının kapatılması sonucu gaz karneleriyle doğalgaza erişebileceği konuşulurken Türkiye; Karadeniz’deki doğalgaz rezervinin karaya çıkartılması çalışmalarını sürdürüyor. Karadeniz’de keşfedilen 540 milyar metreküp doğalgazın 170 kilometrelik mesafeden Filyos’a yerin 2 bin 200 metre altından boruları döşenirken Abdülhamid Han Gemisi de Akdeniz’deki sondaj çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye’nin sürdürdüğü enerji politikalarının devam ettirmesinin enerji arzı problemine uzun yıllar katkı sağlayacağını ifade eden Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. İshak Turan, “Son 20 yıla baktığımız zaman Türkiye özellikle enerji güvenliği politikalarında inanılmaz bir kaynak çeşitliliğine gitti. Özellikle buradaki ülke sayısı çeşitliliğinde inanılmaz bir artış oldu. 1990’da doğalgaz ithal ettiğimiz ülke sayısı sadece bir iken günümüzde bu sayının 20’ye kadar çıktığını görüyoruz” diye konuştu.
“Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarından vazgeçmediğini gösterdi”
Karadeniz’deki doğalgaz rezervlerinin keşfinin ardından Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine Abdülhamid Han Gemisi’yle başladığını anlatan Dr. İshak Turan, “En önemli kısımlardan bir tanesi buradaki Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin sözde münhasır ekonomik bölge sınırları içerisinde 13 parselde milli şirketlere lisans sözleşmesi verdiğini görüyoruz. Ancak daha önce Türkiye’nin Fatih Sondaj Gemisi’ni bölgeye sokması, bölgede Navtex’ler ilan etmesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın bölgede yine çeşitli görevler icra etmesiyle Rum kesiminin tek taraflı bu bölgelerdeki enerji çalışmaları sonuçsuz kalmıştı. Şimdi benzer şekilde Libya ile 2019 yılında Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması imzalanan anlaşmanın da yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye zaten Doğu Akdeniz’deki haklarından vazgeçmediğini göstermişti. Bu bakımdan Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’nin Doğu Akdeniz’de görev yapması da aslında bu eleştirilere ve olumsuz algılara yönelik de olumlu bir cevap niteliği de taşıyor. Aynı zamanda da sembolik bir anlamı olduğunu da söyleyebilirim” şeklinde konuştu.
“Türkiye dünyanın en önde gelen milli enerji filolarından birine sahip”
Türkiye’nin Yavuz, Fatih, Kanuni Sondaj Gemileri ’ne yeni nesil Abdülhamid Han Sondaj Gemisi’ne de eklemesiyle dünyanın en önde gelen milli enerji filolarından birine sahip olduğunun altını çizen İshak Turan, şöyle dedi:
“Son yaşanan Ukrayna Rusya savaşı krizinde devletler enerji güvenliğinde oldukça hazırlıksız yakalandıkları ortaya çıktı. Özellikle Avrupa birliği enerjide dışa bağımlı ülkelerden bir tanesi birlikteki üye ülkelerin çoğu burada Rusya’ya ne kadar bağımlı oldukları ortaya çıktı. Enerji politikaları kısa dönemde karşılığını alacağımız politikalar değildir. Sizin bugünden başladığınız geliştirdiğiniz yaklaşımların sonuçlarını yaklaşık 10 yılda 15 yılda orta ve uzun dönemde alabilirsiniz. Bu bağlamda Türkiye’ye baktığımız zaman özellikle Avrupa’nın soğuk bir kışa hazırlandığı bir dönemde enerji arzı problemi yaşamadığını görüyoruz. Ancak bunlara karşılığını bulmak öyle çok da kolay olmadı. Son 20 yıla baktığımız zaman Türkiye özellikle enerji güvenliği politikalarında inanılmaz bir kaynak çeşitliliğine gitti. Özellikle buradaki ülke sayısı çeşitliliğinde inanılmaz bir artış oldu. 1990’da doğalgaz ithal ettiğimiz ülke sayısı sadece bir iken günümüzde bu sayının 20’ye kadar çıktığını görüyoruz. Benzer şekilde yine sadece boru hatlarıyla değil LNG ile Türkiye’nin doğalgazı ithal ettiğini görüyoruz. Benzer şekilde boru hatlarına yeni ilavelerin bir şekilde eklendiğini görüyoruz. Bunlara ilaveten yurt içinde de yenilenebilir enerji kaynaklarının artırıldığını görüyoruz. Dünyadaki toplam enerjideki yenilenebilir enerji payı sadece yüzde 10 iken Türkiye’de bunun yüzde 20’ye yaklaştığını görüyoruz. Bunlar çok ciddi ilerlemeler. Bunlara ek olarak ise Türkiye dünyanın en önde gelen milli enerji filolarından birine sahip. Özellikle iki sismik araştırma gemimiz ve dört sondaj araştırma gemimiz var. Sismik araştırma gemilerimizin özellikle Karadeniz’de yeni veriler ilan ettikten sonra Doğu Akdeniz’de görev icra eden Fatih Sondaj Gemisi’nin Karadeniz’e kaydırıldığını görüyoruz. Daha sonra Yavuz ve Kanuni Sondaj Gemileri de Karadeniz’deki faaliyetlerine başladı. Bu maalesef hem iç politikada hem de dışarıda ‘Türkiye acaba Avrupa Birliği’nden gelen baskılara boyun mu eğiyor’ yanlış algısına sebep oldu. Oysa Türkiye Karadeniz’de doğalgaz keşfinde önemli veriler elde etmişti. Buradaki doğalgazını bir şekilde gün yüzüne çıkartmayı hedefliyordu. Bu bağlamda iki sismik araştırma gemimiz ve üç sondaj gemimiz Karadeniz’de görevlerine başladılar. 2020 yılında 405 milyar metreküp daha sonra buna ek rezerv açıklamalarıyla beraber toplam 540 milyar metreküp doğalgaz keşfine ulaştılar. Şimdi benzer bir buluş haberinin müjdesini inşallah Doğu Akdeniz’den de alacağız.”