Katma değer vergisi (KDV), bir ülkenin içinde üretilen veya ithal edilen mal ve hizmetlerin tüketimine dayalı olarak uygulanan bir vergi türüdür. Bu vergi, mal ve hizmetlerin her aşamasında değer eklenmesiyle oluşan değerin belirli bir yüzdesi olarak hesaplanır ve genellikle son tüketiciye yansıtılır.
KDV'nin amacı, devlet gelirini artırmak ve kamu hizmetlerini finanse etmek için kullanılan bir vergi türüdür. Üreticiler, satıcılar ve hizmet sağlayıcıları KDV'yi toplarlar ve ardından bu vergiyi devlete öderler. Tüketiciler ise satın aldıkları mal veya hizmetler üzerinden KDV öderler.
KDV'nin temel prensibi, her aşamada değer eklenmesiyle orantılı olarak vergilendirme yapmaktır. Bu nedenle, bir ürün veya hizmetin üretim sürecindeki her aşamada, değere eklenen miktar kadar vergi tahsil edilir. Böylece, vergi zinciri boyunca her katmanda vergi toplanır ve bu vergi nihayetinde son kullanıcıya yansıtılır.
KDV, dahilde ve ithalde alınan KDV olmak üzere iki kategoride incelenmektedir. Dahilde alınan KDV, ülke içinde yapılan malların teslimi ya da hizmetin ifası çerçevesinde gerçekleşen ticari işlemlerden alınan dolaylı bir vergidir. Dahilde alınan verginin bütçe içindeki payındaki artış ya da azalış ekonomi açısından bir takım sinyalleri de vermektedir. Eğer reel anlamda dahilde alınan KDV’de bir düşüş gerçekleşmiş ise ekonomide bir durgunluk olduğu gözlenir. Aksi durumda ise ekonominin canlılığını koruduğu anlaşılır.
Ülkemizde son yıllarda tüketim harcamaları yoluyla büyümenin gerçekleştiği, kredi kartlarındaki büyük bir değişim ile harcamaların artarak bütçe içindeki dahilde alınan KDV’ye de yansıdığı görülmektedir.
2024 yılı Şubat ayında TÜFE yüzde 4,53 oranında artmıştır. Şubat ayındaki artışla birlikte yıllık enflasyon bir önceki aya kıyasla 2,21 puan artarak yüzde 67,07 düzeyinde gerçekleşmiştir. Aynı dönem dahilde alınan KDV’de ise 2023 yılı Şubat ayına göre yüzde 206,3’lük bir artış gerçekleşmiştir. Aynı dönemin enflasyon oranındaki değişim ile karşılaştırıldığı takdirde; dahilde alınan KDV’nin reel anlamda gerçekleştiği görülmektedir. Bu çerçevede dahilde alınan KDV’nin reel artışı yüzde 83,32’dir.
Peki bu artış nereden kaynaklanmış olabilir?
Şubat 2024 dönemindeki bireysel ve kurumsal kredi kartı toplam tutarındaki değişim 2023 yılının aynı yılına göre yüzde 118,29 olarak gerçekleşmiştir. Enflasyon rakamının üzerinde olan bu gerçekleşme ile Şubat 2024 döneminde yoğun bir kartlı alışveriş olduğu ve yapılan bu harcama sonucunda dahilde alınan KDV’de artış gerçekleştiği görülmektedir. Yapılan akademik çalışmalarda da kredi kartındaki artışın dahilde alınan KDV’yi artırdığı, banka kartından nakit çekimin ise dahilde alınan KDV’yi azalttığı analiz edilmiştir (http://www.istjss.org/resim/2019_summer_25_3.pdf).
Yoğun bir kredi kartı kullanılarak yapılan harcama; vergi gelirlerinde bir artış sağlasa, büyüme de itici bir güç olsa dahi TCMB’nın politika faizinde yapacağı artışlar ve 31 Mart seçimleri sonrası beklenen sıkılaştırma politikaları sonucunda, bankaların takipteki alacaklarının artma ihtimalini yükseltmektedir. Toplumun yoğun bir şekilde borçlanma ile tüketimlerini finanse ettiği görülmektedir. Önceki dönemlerde Türkiye’de ortaya çıkan tüketicilerin kredi kartı ödeme problemlerinin benzerinin tekrar yaşanması da muhtemeldir. Ekonomi yönetiminin kredi kartlarındaki limit düzenlemesi, faiz ayarlaması ve diğer değişiklikler; 2024 yılında kredi kartı harcamaları ve dahilde alınan KDV’nin de yönünü tayin edecektir.