Fiyatlar genel düzeyindeki artış “enflasyon” kavramını ifade eder. Bu bir istikrarsızlık olup özellikle dar ve sabit gelirliler üzerinde bir “zulüm”dür. Bunun yanında gelir seviyesi yüksek kesimler açısından ise önemli bir avantaj olup “spekülatif para” kazanma imkanı sağlar. Enflasyon, bir toplam talep toplam arz dengesizliğidir: toplam talep toplam arzdan fazladır. Bu sorunu çözmek aslında teorikte çok basit: 1) Kısa vadeli çözüm talebi kısarak toplam talebi toplam arz seviyesine düşürmek (Gideri azaltmak) 2) Uzun vadeli çözüm ise toplam arzı artırarak toplam talep seviyesine ulaşarak dengesizliği ortadan kaldırmak ( Üretim artışı sağlama)
Enflasyon sorununu çözmek için iki temel politika vardır. Birincisi Hazine ve Maliye Bakanlığının uyguladığı maliye politikası. İkincisi Merkez Bankasının uyguladığı para politikası.
Bu iki politika da uyumlu bir şekilde yürütülmek zorundadır. Şu an Merkez Bankasının uyguladığı faiz politikası sonucunda piyasalarda bir “sıkılaşma” sözkonusudur. Kredi kartlarında uygulanan düzenlemeler de bu çerçevede değerlendirilebilir.
Ama burada bizim asıl bahsedeceğimiz konu maliye politikası tarafıdır. Bu politika ile enflasyonu önlemede değişik araçlar kullanılır:
1) Kamu Gideri
2) Vergiler
3) Bütçe
4) Borçlanma.
Bu politikalardan vergi tarafı ile zaten HMB yoğun bir şekilde çalışma yaparak vergi tahsilatı yoluna gitmekte ve bütçe açığını azaltmaya çalışmaktadır. Ancak şu an gündemde olan ve kriz dönemlerinde sürekli dile getirilerek “uygulanmaya çalışılan” tasarruf tedbirleri ile bütçe disiplin altına alınmaya çalışılarak kamu giderleri sınırlandırılmaktadır. Bu çerçevede öncelikli olarak bütçe giderlerini inceleyelim.
Merkezi yönetim bütçe giderleri şu gider kalemlerinden oluşmaktadır:
Personel giderleri; Kamu personeli ile kamu personeli olmasa bile bunlar gibi çalıştırılan veya hizmetinden faydalanılan kişilere veya diğerlerine bordroya dayalı olarak nakden yapılan ödemeleri kapsar. Personel giderlerinin ikinci düzeyinde çeşitli personel kanunlarına göre çalıştırılanların istihdam çeşitleri ile çalıştırılma veya hizmetinden yararlanma yöntemleri esas alınarak; memurlar, sözleşmeli personel, işçiler, geçici personel ve diğer personel olarak beş grupta sınıflandırılmıştır.
SGK Devlet Prim giderleri; Emeklilik sigortasına ilişkin; Sosyal Güvenlik Kurumuna işveren hissesi olarak ödenecek sosyal güvenlik primleri ile kurum tarafından ödenen fiili hizmet müddeti zamlarına ilişkin işveren payları ve işveren tarafından ödenecek kısa vadeli sigorta kolları primleri, Ders ücreti karşılığında görevlendirilmiş memur olmayan kişilere ilişkin işveren payları, Usta öğreticiler için ödenecek primler, Aday çırak, çırak ve öğrenciler için ödenecek primler, Cezaevleri iç hizmetlerinde çalıştırılan hükümlüler için ödenecek primler, Mevzuatı gereğince ödenmesi gereken pay ve hisseler, Mevzuatı gereğince kurum tarafından işsizlik sigortası fonuna ödenecek işveren işsizlik sigortası primleri, Sağlık sigortası primleri, giderleri bu bölüme gider olarak kaydedilir.
Mal ve hizmet alımları giderleri; faturalı olarak veya ilgili mevzuatına uygun şekilde belgelendirilerek alınan büro malzemesi alımları, kira, yakıt, elektrik ödemeleri ile parasal limitlere bakılmaksızın rutin bakım-onarım ödemelerini, telefon vb. haberleşme giderlerini, yolluk giderlerini, taşıma giderlerini, düşük değerli veya bir yıldan az kullanım ömrü olan ekipmanlar için yapılan ödemeler ile çeşitleri ile benzeri giderleri kapsamaktadır.
Cari Transferler: Sermaye birikimi hedeflemeyen ve cari nitelikli mal ve hizmet alımını finanse etmek amacıyla karşılıksız olarak yapılan ödemelerdir. Transferler nihai olarak kimin yararlandığına göre değil kime ödendiğine göre sınıflandırılır.
Sermaye Giderleri: Sermaye Giderleri, sabit sermaye edinimleri, gayrimenkuller ya da gayri maddi aktiflerin edinimi için yapılan ve Devlet mal varlığını artıran ödemelerdir. Ayrıca, taşınmaz mal yapımı ile bakım-onarımının gerektirdiği yıkım ve enkaz temizleme işleri de bu kapsamda değerlendirilir. Bu ödemeler, her yıl bütçe kanunlarıyla belirlenecek asgari limitin üzerinde olmalıdır ve kullanım ömürleri bir yıl veya daha uzun olmalıdır.
Sermaye Transferleri: Bütçe dışına sermaye birikimi amaçlayan veya sermaye nitelikli mal ve hizmetlerin finansmanı amacıyla yapılan karşılıksız ödemelerdir. Transferin cari nitelikli mi yoksa sermaye nitelikli mi olduğunu belirlemek için cari gider - sermaye gideri ayrımında kullanılan kriterler dikkate alınmalıdır.
Borç Verme: Bir mali hakka dayanan veya Devletin teşebbüs mülkiyetinde hisse (sermaye) katılımına neden olan ve likidite yönetimi veya kazanç sağlama amaçları dışında kamusal amaçlarla yapılan ödemeleri kapsar. Devlet tarafından verilen krediler, alınan hisseler borç verme burada izlenmektedir.
Faiz giderleri: Kanunların verdiği yetkiye dayanılarak Devlet nam ve hesabına TL veya dövize endeksli olarak yapılan iç borçlanmalar ile yine Devlet adına Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca dış finansman sağlayan yabancı ülkeler, ülkelerce oluşturulan birlikler, resmi finansman fonları, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar ile uluslararası sermaye ve finansman piyasalarında faaliyet gösteren yatırım bankaları da dâhil olmak üzere bankalar, alıcı veya satıcı kredisi sağlayan kuruluşlar ile firmalardan sağlanan borçlanmalar karşılığında oluşan faiz giderleri ve peşin ödenen faiz anlamında olan iskonto giderleri bu kategoride izlenir.
Türkiye’de bütçe gider kalemlerinin esnekliği var mıdır?
Türkiye’de mal ve hizmet alımları gider kalemi %85 oranında esnek kabul edilmiş, bu gider kaleminde yer alan sağlık ve eğitim giderleri ise katı olduğu ifade edilmiştir. IMF tarafından kamu çalışanlarının hem işten çıkarılamamaları hem de maaş artışlarının toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde belirlenmesi nedeniyle %100 katı kabul edilen personel giderlerinde ise en azından ihtiyaç duyulması halinde kısıntıya gidebilmek adına yeni personel alımı yapılmaması, sınırlı da olsa bu gider kaleminde esneme (%6 oranında) meydana getirmektedir.
Aynı kapsamda sosyal güvenlik kurumuna devlet primi giderleri kalemi de %94 oranında katı kabul edilmektedir. Faiz giderleri ise mutlak katı gider grubunda sayılmaktadır. Cari transferler ise çeşitli gider gruplarının toplandığı bir gider kalemidir. Hesaplamada Görev Zararı ve Hazine Yardımı adı altında SGK'ya yapılan transferler ile Gelirden Ayrılan Paylar içinde yer alan Mahalli İdare Payları katı, geriye kalan gruplar ise esnek gider olarak kabul edilmiştir. Yine esnek gider bölümü için %80 oranında kesinti yapılabileceği varsayılırken SGK’ya transferlerde bir esneklik payı öngörülmemiştir. Bununla birlikte, büyük ölçüde katı gider olarak kabul edilen Mahalli İdare Paylarında esneklik payı %5 olarak dikkate alınmıştır.
Yine büyük oranda katı bir yapıya sahip olan Cari Transferler kaleminde %23 düzeyinde bir esneklik olduğu iddia edilmiştir. Sermaye Giderleri kaleminde ise özellikle dış kredi ile finanse edilen proje tutarları dışında kalan kısım için kesintiye gidilebileceği varsayılarak bu gider kalemi %85 oranında esnek kabul edilmiştir.
Son olarak Sermaye Transferi ile Borç Verme kalemleri esas olarak esnek bir gider olmakla birlikte, bu kalemlerin içinde bazı giderlerin katı gider niteliğinde olabileceği dikkate alınarak toplam sermaye transferlerinin ve borç vermenin %80‟i esnek gider olarak kabul edilmiştir (Çebi, 2015, 5-7). Görüldüğü üzere personel gideri, SGK Devlet prim gideri ve faiz gideri genel olarak katı esnekliğe sahiptir. Cari transferlerde kısmi, sermaye giderleri ve sermaye transfer giderlerinde önemli ölçüde esneklik olduğu değerlendirilmiştir.
Merkezi yönetim bütçe giderlerinin 2023 yılı ilk üç ayı ile 2024 yılının ilk üç ayı karşılaştırıldığı takdirde; 2024 yılı bütçe giderinde önceki yıla göre yüzde 105,9’luk bir artış gerçekleşmiştir. Bütçe rakamları incelendiği takdirde; 2002 öncesi dönemde olduğu gibi artık merkezi yönetim bütçe giderlerinde personel gideri ve faiz giderinin toplam bütçe içindeki payının yüksek olduğu görülmektedir.
2024 yılının ilk üç ayında personel gideri önceki yıla göre yüzde 142, faiz gideri ise yüzde 148,8 oranında artış göstermiştir. Bu iki kalem gider 2024 yılının ilk üç aylık toplam bütçe gider gerçekleşmesinin yüzde 42,6’sına tekabül etmektedir. SGK Devlet Primi giderleri dahil edildiğinde bu oran yüzde 46,4’e yükselmektedir. 2023 yılında bu oran ise yüzde 35,9’dur. SGK Devlet Primi giderleri dahil edildiğinde bu oran yüzde 39,9’a yükselmektedir. Diğer kalemlerdeki artış genel olarak yüzde 100’ün altındadır.
Peki hangi gider kalemlerinde tasarruf tedbirleri uygulanabilir?
Tasarruf tedbirlerinin uygulanması için çıkarılan tasarruf genelgeleri, kurum ve kuruluşların bütçelerinde yer alan muhtelif gider kalemlerindeki ödeneklerin kullanımına ilişkin önlemler içeren bir düzenleyici işlemdir.
Tasarruf genelgeleri güvenlik, asayiş, istihbarat, doğal afetlerle ve geri kalmışlıkla mücadele ve temel eğitim faaliyetleri gibi birtakım istisnalar dışında, kamu iktisadi teşebbüsleri dahil tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır.
Bu genelgeler ile bazı giderlere yasaklama getirilebilmekte, bazı giderler ise sınırlandırılabilmektedir. Kurumların bazı bütçe ödeneklerinin kullanımı konusunda tasarruf genelgeleri ile önlem alınmaya gidilmesinin sebepleri arasında, bazı giderlerin disipline edilmesi ve bazı ödeneklerden tasarruf sağlanması şeklindeki temel amaçlar yanında; bütçe ödenek tahsislerinin gerçek ihtiyaçlara nazaran ve rasyonel bir şekilde yapılamıyor olması, kurumların tahsis edilen ödenekleri ne olursa olsun gider eğiliminde bulunmaları, bütçenin tüm kamu giderlerini kapsamıyor olmasının yarattığı kontrolsüzlüktür. Aşağıdaki tabloda da gösterildiği üzere 1975 yılından 2006 yılına kadar çıkarılan tasarruf genelgelerinde yer alan konulara bakıldığı takdirde şu tedbir ve konulara yer verildiği görülmektedir:
(1) Bazı giderlerin disipline edilmesi sabit telefonlar ve mobil telefon tahsis edilebilecek makamlar ve bunların görüşme ücretleri, günlük gazete alımları, ödeneklerin aşılmaması, kalemler arası ödenek aktarılmaması gibi hususların disipline edilmesi.
(2) Muhtelif ödeneklerden tasarruf sağlanması, demirbaş alımı, yatırımlar ve sair hususlarda kurum bütçelerinde yer alan ödeneklerin harcanmasının kısıtlanması ve böylece pozitif tasarruf sağlanması.
(3) Kurumlar üzerinde caydırıcı etki Tasarruf genelgeleri ile yasaklanmış veya izne bağlanmış hususlarda müracaatta bulunulmaması, merkez ve taşra teşkilatlarının zorunlu olmayan ama tedbir yokluğunda yönelebilecekleri sarfiyatlardan imtina etmeleri.
Tablo: Tasarruf Genelgelerinin Konusu (1975-2006)
Tasarruf tedbirleri kapsamında yapılması gerekenler:
a. Personel giderlerinde tasarruf etmek çok zordur. Tasarruf edilebilmek için ya bütçede yer alan kamu çalışanlarına düşük oranda zam yapılacak ya da yeni personel istihdamı yapılmayacaktır. Her iki durum da olumsuz sonuçlar doğuracak bir işlem olup fedakarlık enflasyon altında ezilen sabit gelirliden beklenecektir.
b. Sosyal güvenlik kurumu devlet primi giderleri de personel gideri şeklinde değerlendirilip esnekliği sözkonusu olmayıp, tasarruf edilebilir nitelikte değildir.
c. Mal ve hizmet alımları giderlerinde eğitim, sağlık ve güvenlik haricinde yapılacak giderlerde tasarruf tedbiri uygulamak mümkündür. 2024 yılı için öngörülen bütçe 679,766 milyar TL bütçe gideri tahmin edilmiş, bu bütçe rakamının yüzde 80’i esnekliğe sahip olduğu değerlendirildiğinde, 544 milyar TL’lik mal ve hizmet alımında bir tasarruf sözkonusu olabileceği düşünülebilir. Bu çerçevede spesifik olarak şu önlemler acilen alınmalıdır:
-Temsil harcamalarına kısıt getirilmelidir. Özellikle üst kurulların temsil harcamalarının ilişkili bakanın temsil harcamasının önüne geçmesi önlenmelidir. KİT'lerdeki durum da aynıdır. Birçok bakanlık kendi yapamadığı harcamaları ilgili veya ilişkili kuruluşları vasıtasıyla yapmaktadır.
-Tören vb. işler için kısıntıya gidilebilir. Özellikle bazı kurumlar tören vb. ödemeleri ihale konusu işlerin içerisine yedirerek törenleri bedava yapmış gibi göstermektedir. Örneğin açılışlardaki konser vb. ücretleri maliyete dahil edilmektedir.
-Lüks araç kullanımı tamamen kaldırılmalıdır. Aksi uygulamalar cezalandırılmalıdır. Bu konularla ilgili Kamu Görevlileri Etik Kurulu güçlendirilmelidir.
-Makam odası vb. işler için ödenek iptaline gidilebilir. Makam odalarına ithal eşya alımına son verilmelidir.
-İl dışı eğitimlerine son verilebilir. Özellikle motivasyon vb. eğitimlerine son verilmelidir. Bir günlük eğitimin 5 güne yayılarak tatil yapılmasının önüne geçilmelidir. Eğitimlerde kamu tesisleri kullanılmalıdır.
-Sosyal tesislerden yararlanma ücretlerinde artış yapılması sağlanarak kamu kaynaklarıyla tatil imkanı sonlandırılmalıdır. Özellikle askeri sosyal tesis ve kantinlerin ücret ayarlaması son derece önemlidir.
- Meclise ait sosyal tesislerin ücretlerinde artışa gidilmesi önem arzetmektedir. Ankara Beştepe'deki sosyal tesisin nasıl kullanıldığının incelenmesi dahi olayın vahametini gözler önüne serecektir.
- Kamu kurumlarının sürekli olarak çıkardıkları haftalık veya aylık dergilerin durdurulması sağlanmalıdır. Nitekim bu dergiler bir kesimin ciddi gelir kaynağı haline gelmiştir. Ayrıca, kurumsal kimlik çalışması gibi çalışmalar sonlandırılmalıdır.
- Kamunun alım yaptığı yabancı menşeili mallar gözden geçirilmeli, özellikle sarf malzemelerinden yabancı menşeililer alım kapsamından çıkarılmalıdır. Özellikle doğrudan teminle yapılan alımlar kontrol altına alınmalıdır. Hazırlanacak elektronik platformdan fiyat, miktar ve marka takibi kontrolü yapılmalıdır. Bir kurumun 3 TL'ye aldığını başka kurumların 10 TL'ye almasının önüne geçilmelidir.
- Elektrik alım ihaleleri gözden geçirilmeli en ucuza alım yöntemi belirlenmelidir.
- Kamudaki reklam vb. tanıtım giderleri derhal durdurulmalıdır.
- Cep telefonu giderlerine çeki düzen verilmelidir. Adeta kamuda çalışanların telefon saltanatına son verilmelidir. Anadolu Ajansı gibi kurumlarda çalışanların herbirine son model Iphone cep telefonu alınmış, bunun finansmanı da bütçeden sağlanan ödenek ile karşılanmıştır.
-Yurt dışı seyahatler azaltılmalı. Bazı bürokratların uçaktan inmediği değerlendirildiğinde bu harcamanın yüksek seviyede gerçekleştiği gözlemlenmektedir. Kurdaki artışla birlikte yurt dışı harcırahlar çok fazla arttığı için bu harcırahlara çeki düzen verilmelidir. Panel, fuar vb. etkinliklere katılacaklar konu uzmanı olmalı ya da minimum düzeyde tutulmalıdır. Özetle yurtdışı seyahatler amaç dışı kullanılmamalıdır.
-Kamu konutları lojman kira bedellerinin güncel değerleri esas alınmalıdır. En lüks semtlerde ve lüks dairelerde lojman kirası çok komik kalmaktadır.
d. Cari transferler kısmı daha az esnekliğe sahiptir. Bu gider kaleminde görevlendirme gideri, SGK’ya yapılan hazine yardımı, mahalli idarelere yapılan hazine yardımı, kar amacı gütmeyen siyasi parti ve derneklere yapılan yardımlar, hanehalklarına yapılan ayni ve nakdi ödemeler, tarımsal desteklemeler, sosyal amaçlı transferler, Kıbrıs’a yapılan yardım, mahalli idarelere gelirden ayrılan paylar yer almaktadır. Bu kalemde kar amacı gütmeyen siyasi parti ve dernekler ile mahalli idarelere gelirden ayrılan paylardan tasarruf edilebilir. 2024 yılı bütçesinden kar amacı gütmeyen kuruluşlara 244 milyon, mahalli idarelere gelir payına da bir trilyon 86 milyar TL bütçe tahsis edilmiştir. Dolayısı ile “tasarruf sadece halk tarafından değil hem siyasi partiler ve dernekler hem de mahalli idareler tarafından da yapılması” teşvik edilmiş olacaktır. Diğer kalemlerden tasarruf çok zor gözükmektedir.
Diğer taraftan bütçede ödenek tahsis edilen görevlendirme gideri 672 milyar TL olup, KİT’leri, tarım kredi kooperatifleri ve kamu bankalarını ilgilendirmektedir.
-KİT Yönetim Kurulu Başkanlarına yapılan ücretler sınırlandırılmalıdır. Kamu görevlilerinin bir aylık alacağı her türlü ücret toplamına tavan getirilmeli ve bu tavan hiçbir şekilde Milletvekili ücretini geçmemelidir. Milletvekillerinden daha fazla ücret alanların olduğunu da belirtmek isteriz. Ayrıca, KİT yönetim kurulu ücretlerinin bir yılda 12 aylık olması sağlanarak 2 aylık tutardan tasarruf sağlanmalıdır. Kamuda birden fazla işverenden alınan ücrete son verilmelidir.
-Bankalarca verilen promosyon uygulamasına son verilebilir. Özellikle ihale ödemeleri belirli bankalara yatırılmak kaydıyla promosyon alınmakta ve ilgili kurumun yaptığı ödemeler banka tarafından yapılmaktadır. Bir çeşit örtülü ödenek uygulamasına son verilmelidir.
- Bankaların “batan kredilerinin” sebepleri araştırılarak acilen bu konuda önlem alınmalıdır.
-SGK sağlık ödemeleri acilen kontrol altına alınmalıdır. Aksi takdirde çok geç kalınacağının bilinmesi gerekiyor.
-Belediyelerin, gereksiz harcamalarının önüne geçilmelidir. Belediye gelirleri üzerinde gerekli değerlendirmeler yapılarak büyük gelir kaynakları olan belediyelere genel bütçeden yapılan paylar gözden geçirilmelidir. Özellikle belediyelerin belli bir tutarı geçen yatırım harcamalarının kontrol edilmesi sağlanmalıdır.
e. Üretim kapasitesini artırmaya dönük bir gider kalemi olan sermaye giderlerine 2024 yılında 787,9 milyar bütçe ödeneği tahsis edilmiş, bu ödeneğin 605,8 milyar TL’si gayrimenkul ve sermaye üretim gideri olarak ödenek tahsisi gerçekleşmiştir. Bütçede asıl tasarruf edilecek kısım bu gider kalemidir. Yapılmakta olan yatırımlara düşük oranda ödenek tahsis edildiği takdirde bu gider kaleminde ödenek kullanımı düşük seviyede gerçekleşebilir. Kısa vade de bu işlem bütçe dengesi açısından olumlu bir sonuç doğurup toplam talebi düşürse de uzun vade de üretim kapasitesi azalacağından enflasyonun düşmesinde kalıcı bir çözüm olmayacaktır. Bu gider kaleminde özellikle üretken olmayan yatırımlara ödenek tahsisini durdurmak daha mantıklı gözükmektedir.
Gayrimaddi hak alımlarına ilişkin olarak; kamu kurumları acilen yerli yazılıma geçirilmelidir. Yazılım lisansları için ödenek ayrılmasına son verilmeli ve gereksiz lisans alımları önlenmelidir. Gerekli yazılım ve donanım alımları kontrol altına alınmalı ve bir otorite tarafından kontrol edilmelidir. BTK bu konulara el atmalıdır. Bu Kurulun onayı olmadan alım yapılamamalıdır.
f. Sermaye transferleri kaleminde ise TÜBİTAK arge ödeneği, köy-des projeleri, kalkınma ajansları gibi proje üreten kesimlere transfer sağlanmaktadır. Bu gider kaleminde de belirli bir esneklik sözkonusu olup belirli bir oranda tasarruf tedbirleri uygulanabilir. Özellikle reel anlamda üretken olmayan projelere destek sonlandırılarak tasarruf edilebilir. 2024 yılında bu gider kalemine 720,8 milyar TL ödenek tahsis edilmiş olup bu kalemden yüzde 20 oranında tasarruf edilse 140 milyar TL daha az harcama gerçekleşmiş olacaktır.
g. Borç verme gider kaleminde KİT’lere verilen borç ve yükseköğrenim öğrencilerine verilen krediler yer almaktadır. 2024 yılı bütçesinde 298,5 milyar TL bütçe ödeneği tahsis edilmiştir. Bu ödeneğin 230 milyar TL’si KİT’lere, 22,8 milyar TL’si öğrenim ve harç kredisi, 3 milyar TL’si Kıbrıs’a verilen borçlardan oluşmaktadır. Dolayısı ile bu kalemden tasarruf ancak KİT’lere verilen borç kalemine bakılarak yapılabilir.
h. Faiz gideri. Yapılan borçlanma karşılığı ödenen bir meblağ olup tasarruf imkanını bulunmamaktadır. 2024 yılı için 1 trilyon 245 milyar TL bütçe ödeneği tahsis edilmiş olup, bu rakamın artan bir seyirde gerçekleşeceği değerlendirilmektedir. Dolayısı ile bu kalemden tasarruf imkanı bulunmamaktadır.
Sonuç olarak;
Tasarruf tedbirleri sadece dar gelirli, sabit gelirlilerin yapabileceği bir şey değildir. Zaten onlar sürekli bu tasarruf tedbirleri kapsamında yer almakta, artk “son noktada” bulunmaktadır. Sıra kamunun tasarrufuna gelmiştir. Devlet, mahalli idareler, KİT’ler, siyasi partiler ve kamuya yararlı dernekler tasarruf genelgesi kapsamında tedbirlerini alarak “bütçe açığını azaltmaya” dönük eylem planlarını acilen açıklamak zorundadırlar. Aksi halde sadece “kamu çalışanlarının ücretinden” tasarruf beklenirse yapılacak tasarruf tedbirleri de “öncekiler” gibi başarısız olacaktır.