Milliyetçiliğin temsilcisi MHP ve bu gelenekten gelen İYİ Parti, BBP ve Zafer Partisi 31 Mart 2024 seçimlerinde büyük hüsrana uğradı. MHP 8 il, 122 ilçe ve 98 belde, İYİ Parti 1 il, 24 ilçe ve 7 belde, BBP 1 il, 14 ilçe 5 belde de belediye başkanlıklarını aldı. Aslında toplamda 10 il, 160 ilçe ve 110 belde de milliyetçi partiler seçimi kazandı. Toplam oy oranları ise ”yüzde 10.94”te kaldı.
2019 yerel seçimlerinde milliyetçi oyların dağılımı nasıldı?
MHP 1 büyükşehir belediyesi, 10 il, 145 ilçe ve 89 belde, iyi parti 19 ilçe ve 6 belde, BBP 5 ilçe ve 5 belde de belediye başkanlıklarını kazanmıştı. Bu seçime katılan MHP, İYİ Parti ve BBP’nin oy toplamı ise “yüzde 15,17” idi.
Bu kayıp nasıl analiz edilecek?
2024 yerel seçimleri ile 2019 yerel seçimleri arasında yüzde 4,23’lük bir oy farkı var. Milliyetçi oylarda önemli bir erime yaşandığı açıkça görülüyor. Bu erimede kuşkusuz en önemli etken seçmenin stratejik hareket etmesi: yıpranan ve toplumun taleplerini karşılayamayan AK Parti yerine, DEM ile ittifak kuran CHP’yi desteklemesidir. Toplumun gündeminin ıskalanmasının bunda büyük etkisi vardır. İşin tuhaf tarafı ise milliyetçilerin de kurtuluşu CHP’de görmeleri. Hatta CHP içerisinde belediye başkanı seçilen, milliyetçi gelenekten gelen birçok kişi de var.
DEM’in İstanbul ve Ankara’da aldığı oylar analiz edildiği takdirde, CHP ile koalisyon yapıldığı muhakkak. İktidar tarafı bu koalisyonu medyada sürekli dile getirdiği halde halk buna itibar etmedi. Halk artık “güvenlik” konusunu bir numaralı sorun olarak görmüyor. Halk artık önceliğine “ekonomi”yi, “yolsuzluğu”, “kayırmacılığı”, “tepeden bakmacılığı”, “liyakat”ı, “adalet”i aldı. Acı olan da AK Parti’nin bu bahsettiğimiz halkın öncelikli konuları ile 2002’de iktidara gelmesi idi. Belki de 2028’de bu öncelikli konuları çözemezse iktidardan gidecek. Kader…
Milliyetçi kesimin ne yapması gerekli?
Türk siyasal hayatında birçok partinin kurulduğunu ama çok az bir kısmının ayakta kalabildiğini görebiliriz. Bir zamanların anlı şanlı Demokrat Partisi, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Doğruyol Partisi’nden eser yok. Onlar Türk siyasal hayatının arşivinde yerini aldı ya da almak üzereler.
Ancak MHP böyle bir parti değil. MHP hiçbir zaman “arşiv” e girecek bir parti olmayacak. Türkiye’de böyle bir partiye ülkenin bekası için her zaman ihtiyaç var. Böyle bir durumda diğer milliyetçi partilerin varlık gösterememesi “asıl” partide birleşmelerini sağlayabilir. İYİ Parti silindi gitti, parti de bir kaos hakim belki o da mevta olacak. BBP rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun misyonunu devam ettirmeye çalışıyor. Zafer Partisi göçmen düşmanlığı ile oy devşiriyor. Ama sonuçta milliyetçi kesimde çok parçalılık var ve aldıkları oy oranı ortada.
Eğer bu çok parçalılık devam ederse ne olacak?
2028 seçimlerinde milliyetçi kesim ve AK Parti açısından “geçmiş olsun” kelimesinden başka bir şey diyemeyeceğiz. Şimdi Ankara ve İstanbul’da DEM Parti önemli bir koalisyon partisiyken ve belediye başkanlıkları alınmış iken 2028 yılında yapılacak genel seçimlerde alacağı tavizler daha fazla olabilecek, bu da ülke açısından önemli sonuçlar doğurabilecektir. Bu noktadan çıkış ise ancak milliyetçilerin “küskünlükleri” ortadan kaldırarak MHP etrafında birleşmesi, ittifak yaptığı AK Parti’nin de içindeki “safraları” atarak “liyakat”, “adalet”, “mütevazılık” gibi önemli unsurları içinde barındıran 2002 ayarlarına dönmesidir. Eğer bunlar gerçekleşmez, CHP milliyetçi kesimi kucaklamaya devam eder, AK Parti’nin 2002 yılındaki kuruluş felsefesinde yer alan “liyakat”, “adalet”, “mütevazılık”den ödün vermez ise CHP 2028’de artık “yerel karar vericilikten” “ merkezi karar vericiliğe” geçecektir.
Bu arada “dürüst”, “mütevazı” ve “çalışkan” kişiliği ile iki Kırıkkale’linin birinden oy alan Ahmet Önal’ın CHP’li belediye başkanı seçildiği milliyetçi kimliğe sahip Kırıkkale’ye doğru, AK Parti’nin yaptırdığı üç şeritli duble yolda ilerlerken; bir taraftan arabanın penceresini açıp çiçeklerin açtığı, böceklerin uçuştuğu baharın kokusunu almaya çalışıyor diğer taraftan da radyoda, Faruk Nafiz Çamlıbel’in rahmetli eşi için yazdığı şiiri besteleyen Alaeddin Yavaşça’nın bir şarkısını dinliyorum:
“Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden haber yok
Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok
Bir yer ki, sevenler, sevilenlerden haber yok”