Prof. Dr. Fazıl Aydın: 'Kovid geçirende kanser riski fazla diye herhangi bir veri yok'
Özel İmperial Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fazıl Aydın, Kovidin şu ana kadar kanseri artırdığına dair bir ilişkisi bulunmadığını belirterek 'Kovid geçiren kanser olacak veya Kovid geçirende kanser riski fazla diye herhangi bir veri yok' dedi.
Özel İmperial Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Fazıl Aydın, Kovidin şu ana kadar kanseri artırdığına dair bir ilişkisi bulunmadığını belirterek 'Kovid geçiren kanser olacak veya Kovid geçirende kanser riski fazla diye herhangi bir veri yok' dedi.
Pandemi nedeniyle insanların son iki yılda hastanelerle iletişimi kesildiğini dolayısıyla Kovidin kanser hastalarının tanılarında gecikmeye sebep olduğunu kaydeden Aydın, 'Dünyanın her tarafında rölatif olarak kanser görülme oranlarında artış var. Şu an dünyada en çok ölüme neden olan hastalıklar sırasında kanser, kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada ama önümüzdeki 15-20 yıl içinde kanser dünyanın her tarafında en fazla ölüme neden olan hastalık olarak görülüyor. Teşhis imknları artıyor, tanı imknları artıyor, insanların doktorlarla iletişimi daha çok artıyor, bu kanser vakalarının artışında bir faktör. Bir diğer faktörde kanserojenler artıyor. Kanser risk faktörleri artıyor. İnsanların çevrenin kansere olumsuz etkileri artıyor. O nedenle kanserde artış görülüyor ama bu sadece Doğu Karadeniz'de değil dünyanın her tarafında aynı durum. Kovid ile ilişkisi Kovidin kanseri artırdığına dair bir ilişki yok bu gösterilmedi. Şu oldu; Kovid pandemi sırasında son iki yılda insanların hastaneyle iletişimi kesildi. Kanser hastalarının tanılarında gecikmeye sebep oldu Kovid. Yani Kovid korkusuyla insanlar doktora hastanelere gidemedi, bu bir miktar kanser tanılarının gecikmesine neden oldu, tedavilerin aksamasına neden oldu. Kovid geçiren kanser olacak veya kovid geçirende kanser riski fazla diye herhangi bir veri yok' diye konuştu.
Doğu Karadeniz'de en çok görülen, meme ve akciğer kanseri
Doğu Karadeniz Bölgesinde en çok görülen kanser türlerinin meme ve akciğer kanseri olduğuna dikkat çeken Aydın, 'Doğu Karadeniz Bölgesinde karşılaştığımız kanser türü dünyanın her tarafında olduğu gibi meme kanserleri, akciğer kanserleri ikinci sırada. Dünyada en sık görülen kanser akciğer kanserleriydi ancak doksanlardan sonra sigara karşı yürütülen çok etkili mücadele sonucu akciğer kanserleri meme kanserlerinden sonra ikinci sıraya düştü. Bizim bölgede bu iki kanserden başka mide kanserleri kolorektal kanser dediğimiz bağırsak kanserleri, tiroit kanserleri sık görülen kanserler arasında' şeklinde konuştu.
Kanser taraması çok önemli
Kanser taramasının çok önemli olduğuna işaret eden Aydın, 'Her şeyden önce tarama önemli. Meme kanserleri için her bayanın 40 yaştan sonra en az iki üç yılda bir mamografi çektirmesi gerekir. Bağırsak kanserleri içinde de 50 yaşta ilki olmak üzere, en az 10 yılda bir kolonoskopi yaptırılması gerekir. Prostat kanserleri için çok basit, her yıl PSA testini yaptırması gerekir. Tarama yöntemi olarak bunlar öneriliyor. Akciğer kanserleri için de özellikle yoğun sigara içen kişilerin birkaç yılda bir tomografi çektirmeleri öneriliyor. Her şeyden önce 'kanserde korkma, geç kalmaktan kork' sloganında olduğu gibi erken yakalanan kanserlerde yüzde yüze yakın şifa şansı vardır. Herhangi bir diyete bağlı olmayan kilo kayıpları beklenmeyen kanamalar sürekli devam eden öksürük herhangi bir şekilde kanama, kan tükürme gibi aşırı hazımsızlık yutma zorluğu, idrardan kan gelmesi idrar yapmakta tıkanma zorluk bu durumlarda mutlaka kişilerin hekime başvurması gerekir. En önemlisi bayanlar için memelerde nohut, fındık gibi sertlik ele gelirse mutlaka bir hekime başvurmaları gerekir' ifadelerini kullandı.
Kanserlerin yüzde 50'si genetik
Kanserlerin yüzde 50'sinin genetik olduğuna dikkat çeken Aydın, şunları söyledi:
'Beslenme alışkanlıklarının da rolü var. Kanser nedenleri olarak bakıldığı zaman yüzde 50'si genetik. Yani genetik mutasyonlara bağlı, insan en iyi şekilde yaşasa bile genetik mutasyon oldu mu kanser kaçınılmaz oluyor. Yüzde 50'si de çevresel faktörlere bağlı. Bunların içinde beslenme var, radyasyon var ,radyoaktife maruz kalma var, fiziksel faktörler var. Her türlü fiziksel faktör işte radyasyon, bu nedir cep telefonları, baz istasyonları hepsi risk faktörü olarak görülebiliyor.'